Sayfalar

11 Ocak 2010 Pazartesi

Regaip Gecesi

Bu gece bizi yoktan var eden, yerdeki karıncadan havada uçan kuşa kadar bütün mahlukatı insanoğlu için halk eden rahmeti, mağfireti bol olan Rabbimizin ‘sen olmasaydın bu alemi halk etmezdim’ dediği insanların sevgilisi insü cinin nebisi 70.000 alemin efendisi olan sevgili Peygamberimizin dünyaya, ana rahmine inzal buyurduğu gece…

Evet Allah’ın rasulü dünyayı şereflendirmeden önce onun mübarek nuru şereflendiriyor dünyayı ve o nur Hz. Âdem’den Hz.ibrahim’e oradan Hz.ismail’e ve dedesi Abdulmuttalib’e ve oradan da gerçek sahibi olan Peygamber Efendimiz’e kadar intikal ediyor bu gecede…

Peygamber efendimiz buyuruyorki:

اَوَّلُ مَا خَلَقَ اللهُ نُورِي اَوْ رُوحِي وَ كُنتُ نَبِيًّا وَآدَمَ بَيْنَ اْلمَاءِ وَالطِّينِ

Allah’ü Zülcelal hazretleri ilk önce benim nurumu, benim ruhumu yarattı. Adem a.s. su ve toprak arasında iken ben peygamber idim, benim peygamberliğim ilan edilmişti, buyuruyorlar.

Bu hadisi şerife göre: peygamber efendimiz madde itibari ile peygamberlerin sonuncusu ama mana itibari ile peygamberlerin evvelidir. Demek ki ilk peygamber de Muhammed a.s. son peygamberde yine Muhammed a.s.dır. Çünkü zaten onun nurundan bütün kâinat arz ve semavat yaratılıyor.

Nitekim birgün Cebrail a.s. peygamber efendimizin yanına geliyor ve;

“ya Muhammed! Hz. Allah beni yaratınca arşu alanın altında 18bin sene tuttu. 18 bin yıl arşu alanın altında ben Rabbimi zikir ile onu tesbih ile meşgul olduktan sonra rabbime sordum ‘ ya Rabb! Benden önce baksa bir mahluk yarattınmı benden önce baskasını halk ettinmi Allah’ım?’ Allah-ü Zülcelal buyurdu ki; فَانْظُرْ اِليَ اَمَامَكَ ‘önüne bak ya Cebrail!’ نَظَرْتُ ben önüme baktım رَاَيْتُ نُورًا عَظِيمًاazim bir nur gördüm. Gözlerimi kamaştırıyordu. ‘ya Rabb! Bu nur kimin nurudur? Nedir bu nur ya Rabbi?’ haz. Allah buyurdu ki; ‘o nur varya o nur! O nur benim habibimin nurudur. Ya Cebrail! Bak bakalım habibimin sağına…’ sağına baktım bir nur, sol tarafına baktım bir başka nur, önüne ve arkasına baktım yine iki tane nur gördüm.’Peki Allah’ım bu habibinin nurudur bunu anladım. Ama sağında, solunda, önünde ve arkasında olan bu kimin nurudur?’ haz. Allah buyurdu ki; ‘onlar habibimin çok sevdiği dört eshabının nurudur ya Cebrail! Bunlar dünyada ki makamları. Ahrette ki makamları ise; onlara didarımı gösteririm, onlara cemalimi seyrettiririm, onlar cemalimi seyrederler. Ya Cibril! Onları sevenleri, Allah’ın rasulüne ve dört eshabına muhabbet besleyenleri vallahi cennetime koyarım’” diyerek üç defa tekrarlıyor yüce Mevlamız. ‘ben çok cömert ve kerimim! Ama eğer Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım, arşı kürs’ü yaratmazdım, levh ve kalemi yaratmazdım. Bütün zerratı kâinatta ne varsa onların her birerlerini Muhammed hürmetine yarattım, onun nurundan halk ettim.’ Buyuruyor.

Nitekim 1965 yılında Amerikan ve İtalyan arz mütehassısları (yeryüzü bilimcileri)yerin derinliklerine indikleri zaman toprağın beyaz olarak çıktığını görünce, dehşete kapılarak bu değişik manzara karşısında, ‘vallahi bu beyazlık hz. Muhammed’in nurunun beyazlığı’ deyip, iman etme mecburiyetinde kalmışlar.

Hatta bir defasında peygamber efendimiz, Cebrail (A.S)’a yaşını soruyor ve Cebrail (A.S); ‘Ya Rasulullah! Cenabı Hak her 70 yılda bir yıldız halk eder. Ben o yıldızı 70000 defa gördüm’ deyince peygamber efendimiz; ‘Ya Cibril! O senin her 70 yılda, 70000 defa gördüğün yıldız benim nurumdur” buyuruyor.

İşte bu nurun halkını hz Ali Efendimiz su sekilde anlatıyor;

Allahü Teala önce rasulü erkemin nurunu yarattı. Sonra bu nurdan arş’ı kürsi’yi yarattı. Daha sonra cennet ve cehennemi, yer ve gökleri var etti. Adem (as)’ı yaratmadan 324bin yıl önce rasulü erkemin nurunu yarattı. Sonra 12 hıcab yarattı ki onlar kudret, azamet, minnet, rahmet, saadet, keramet, menzilet, hidayet, nübüvvet, rif’at, heybet ve şefaat hıcablarıdır. Rasulü erkemin nuru on iki bin yıl kudret hıcabı içinde, on bir bin yıl azamet hıcabında, on bin yıl minnet hicabında, dokuz bin yıl rahmet hicabında, sekiz bin yıl saadet, yedi bin yıl keramet, altı bin yıl menzilet, beş bin yıl hidayet, dört bin yıl nübüvvet, üç bin yıl rıf’at, iki bin yıl heybet ve bin yılda şefaat hıcabında bekledi. Sonra altı bin yıl Arş’da durdu. Sonrada sırasıyla Adem (as)’ın beline, oradan Şit (as)’ın ve böylece ta muttalibin oğlu abdullah’a kadar geldi ve nihayet Mekke-i Mükerreme de dünyaya geldi.

Nakledildigine göre; Allah Teala alemlerin fahri Muhammed (sav)’in nurundan bir ağac yarattı. Bu ağacın dört budağı vardı. Buna şeceretü’l-yakîn denirdi. Sonra rasulü erkemin nurunu inciden bir perde içinde açıkladı. Bir tavus suretinde olan bu nur o agacın üzerine kondu. Bu agacta bin yıl tesbih etti. Sonra Allah Teala haya aynasını yarattı. Tavusun karsısına koydu. Tavus aynada çok güzel sureti görünce utandı. O kadar utandı ki utancından beş kere secdeye kapandı. Allah Teala bu nura bir nazar eyledi ve bu nur hayasından terledi. Allah Teala bu nurun basının terinden melekleri, yüzünün terinden arş’ı, kürsi’yi, levh, kalem, güneş, ay ve yıldızları yarattı. Vücudunun terinden yerleri ve yerin dibine kadar olan her şeyleri; cehennemi ve cehennemin içindekileri yarattı. Sonra Allah Teala o nura “önüne bak” diye emretti. Nur önüne baktı, gördügü haz. Ebu Bekir’in nuru idi. Ardında hz. Ömer’in, sağında Osman’ın ve solunda da Hz. Ali’nin nurlarını gördü.

Rasulü erkemin nuru 70bin yıl tesbih etti. Sonra Allah Teala ilk peygamberlerin canlarını yarattı. Canı yaratılan peygamber LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RASULULLAH dedi. Sonra Allah Teala bir kandil yarattı. Rasulü erkemin nuru dünyada oldugu gibi suretlenip kandile kondu. Sonra peygamberlerin ruhları iki yüz yıl bu kandili tavaf ettiler. Sonra Allah teaa bu ruhlara kandile bakmalarını emretti. Herkes kandile baktı. Orada rasulü erkemin basını görebilen, dünyada sultan oldu. Ayak tarafını görebilen adil oldu. Gövdesini gören alim oldu. Hulasa rasulü erkemin mübarek ruhundan kim neresini görebilmiş isegörüşüne uygun olarak dünyada bir mevkii almıstır. Sonra Allah Teala ahmed (احمد) şeklinde namaz kılmalarını emretti. Yani kıyanı A (ا), rükûu H (ح), sücudu M(م), teşehhüdü D(د) şeklinde kılmalarını emretti. Sonra peygamberlerin suretlerini peygamberimizin diger adı olan Muhammed lafzına benzer bir şekilde yarattı.

İşte bu bahsedilen nuru Muhammedi ilk önce Hz. Âdem’e intikal ediyor. Hz Allah o nuru Adem (A.S)’ın alnına yerleştiriyor ve melekler her gün o nuru tavaf etmeye, seyretmeye geliyorlar Hz. Adem’in yanına. Ama Âdem (A.S) o nuru göremiyor ve Hz. Allah’a dua ediyor ‘Ne olur Ya Rabbi! O nuru benimde görebileceğim bir yere koy’ diyor. Bunun üzerine Hz. Allah o nuru Adem (A.S)’ın alnından alıp, baş parmaklarına koyuyor ve Adem (A.S)’da doya doya seyrediyor, temaşa ediyor.

Daha sonra Hz. İbrahim’e intikal ediyor bu nuru Muhammedi ve Hz. İbrahim dünyaya geldiği gece semayı bir sancak aydınlatıyor. Dünya bir anda Hz. İbrahim’in dünyaya gelişi ile aydınlanıveriyor. Meleküte, bütün melekler âlemine ‘bu Hz. Muhammed’in nurudur.’nidası yayılıyor. Bütün meleküt aleminde bir heyecan, bir coşku. Allah Rasulünün nurunun Hz. İbrahim’e tecelli edişi merasimini, Hz. İbrahim’in doğduğu gece seyrediyorlar. Ondan sonra Hz. İbrahim’den, Hz. İsmail’e intikal ediyor.

Allah Rasulünün nesebi Hz. İsmail’e dayanır. Ceddi âlisi Hz. İsmail’dir. Hz. İsmail’den dedesi Abdülmuttalip’e ve ondan da oğlu Abdullah’a geliyor.

Bir gece Abdülmuttalip Kabe-i Muazzama’nın gölgesinde uyuyor. Kendisinden geçiyor ve korkulu bir rüya görüyor. Hemen kalkıp kureyşlilerin oldugu yere gidiyor.

Kureyşin kahinleri, bilim adamları diyorlar ki; “sen de bir telaş görüyoruz, sende bir heyecan var. Nedir bu halin? Nedir bu telaşın?”

Abdulmuttalip cevap veriyor; “dün gece ruyamda vücüdumdan bir ağacın cıktıgını gördüm. O çıkan agacın dalları bütün dünyayı sardı. Ucu göklere ulasıyor, dalları da doğudan batıya doğru her tarafa yayılıyordu. Baktım ki kureyşin bir kısmı bu dallara sarılıyor, onlara yapışıyor, bir kısmıda bu dalları kesiyor ve buduyorlardı. Ve arap olan ve olmayan bütün insanlık, bütün kainat o ağaca secde ediyordu. Bende dedim ki; su ağacın dallarından birine de ben yapışıvereyim. Yapışmak istedim ona sarılayım dedim, o anda bir ses işittim. “ey Abdulmuttalip! Sen git burada senin nasibin yok.” Dediler. “burada kimin nasibi var” dedim. Cevaben denildi ki; “onu tutmus olanların, yapışanların, sarılanların kendilerinin ve dünya ayakta durdukca sulbünden meydana geleceklerin, o agaca secde edeceklerin neslinin tamamının nasibi var” dediler.

Elhamdülillah işte biz o nasiplilerdeniz. Eğer o nasiplilerden olmasaydık bu gece burada toplanıpta fahri kainatı ihya edemezdik.

Abdülmuttalip bunu anlatınca kahinler, o devrin papazları, bilim adamları telaşa kapılıyorlar. “eğer dediğin doğru ise o senin neslinden gelecek bir peygamberdir. Artık peygamberlik Yahudilerden alınıp Kureyş’e mi veriliyor. Eğer öyleyse, onun dünyaya gelişi bizim için bir felakettir diyorlar.

İşte o Yahudilerin korktukları an yavaş yavaş yaklaşmaya başlıyor.

Peygamber efendimizin nuru abdülmuttalib’e, abdülmuttalip’ten oğlu Abdullah’a, Abdullah’da evlenince nuru Âmine validemize intikal ediyor.

Ve nihayet o muhteşem gece, o eşi benzeri olmayan olay meydana geliyor. Ve peygamber efendimizin nuru bu geceyi aydınlatıyor. İşte bu gece yani eşhuru hurumdan olan recebi şerif ayında bire yüz, ramazanı serifte ise bire bin ve hatta hesapsız olarak ibadetler karsılıgını bulur.

Bu gecede akşamla yatsı arasında 12 rekat hacet namazı kılınır. İki rekatte bir selam verilerek kılınan bu namazda fatiha’dan sonra her rekatte 3 inna enzelnahü 12 ihlası serif okunur, namazdan sonra 7 salatı ümmiye okunur. Salatı ümmiye “allahümme salli ala seyidina muhammedinve ala alihi ve sahbihi ve sellim.”
Secdede 70 defa ‘subbuhun kuddusun rabbuna ve rabbul melaiketi verruh' okunup kalkılır.
‘rabbiğfir verham vetecavez amma ta'lem inneke entel eazzül ekrem' deyip tekrar secdeye varılır.
70 defa ‘subbuhun kuddusun rabbuna ve rabbul melaiketi verruh' deyip secdeden kalkar.
Daha sonra cenabı hakka dua ile iltica edilir. Bilhassa “allahümme barik lena recebe ve şa’bane ve belliğna ramazan” duasını bolca okumalıdır.
Birde Regaip gecesinin ertesi günü yani Cuma günü öğle ile ikindi arasında 4 rekat teşekkür namazı kılınır.
Cenabı hakk cümlemize bu geceyi hakkıyla ihya edebilen kullarından olabilmeyi nasip eylesin.



Bookmark and Share

3 yorum:

çok teşekkür ederim çok istifade ettim. yalnız bir ricam olacak kaynaklarını ekleyebilirseniz çok daha faideli olacak...

Ellerinize sağlık sohbetlerin devamı gelecek mi

Ellerinize sağlık sohbetlerin devamı gelecek mi

Yorum Gönder