Sayfalar

29 Mart 2012 Perşembe

Ölüm Hakkında


فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ Can boğaza dayandığı zaman
وَأَنْتُمْ حِينَئِذٍ تَنْظُرُونَ  ki siz o vakıt bakar durursunuz
وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلَٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ  Biz ise ona sizden yakınizdir ve lâkin görmezsiniz
فَلَوْلَا إِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَدِينِي  Evet haydiseniz'â dîne boyun eğmiyecek, ceza çekmiyecekseniz,
تَرْجِعُونَهَا إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِي Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.
فَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّبِي  Fakat ölen kişiye gelince, eğer o rahmete yaklaştırılanlardan ise,
فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَعِيمٍ  Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti vardır.
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِي  Eğer O, sağın adamlarından ise,
فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ أَصْحَابِ الْيَمِينِ  "(Ey sağcı), sana sağcılardan selam!"
وَأَمَّا إِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّبِينَ الضَّالِّي  Ama yalanlayıcı sapıklardan ise;
فَنُزُلٌ مِنْ حَمِي işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır.
وَتَصْلِيَةُ جَحِيمٍ  Ve cehenneme atılma vardır.
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَقِي  Kesin gerçek budur işte.
 
Vakıa suresi 83……………..95
Bugün sizlere ayetlerden de anlaşıldığı üzere ölümden bahsedeceğiz. Fakat daha öncesinde sizlere ölüm meleğinden bahsetmek istiyorum. Hz. Allah insanı yaratacağı zaman meleklerinden Cebrail a.s.’a ya Cebrail bana biraz toprak getir buyurmuştur. Bunun üzerine Cebrail a.s. gider fakat toprak “Ya Cebrail insanoğlu rabbime asi olurlar günaha girerler. Onların benden yaratılmasını istemem.” Diye yalvarınca Cebrail a.s. bos olarak geri döner. Rabbimiz bu defa İsrafil a.s.’a emir verir fakat toprak ona da yalvarır. O da bos döner. Rabbimiz Mikail a.s.’ı gönderir o da bos döner ve son olarak Azrail a.s.’ı gönderir. Azrail a.s. toprak ne kadar yalvarırsa yalvarsın Rabbimin emri diyerek onu dinlemez ve toprağı götürür. İşte Rabbimiz bu tam teslimiyatından dolayı Azrail a.s.’ı ölüme memur olan melek kılmıştır. Aynı bu meselede olduğu gibide ölüm vakti gelen kim olursa olsun Azrail a.s. Rabbinin emriyle tam vaktinde yalvarmalarını dinlemeksizin canlarını kabzetmektedir.
Azrail a.s. bir kulun ruhunu kabz ederken bağırır çağırır feryat ederse; bu halin nedir? Biz sana eza ve cefa etmiyoruz. Seni Rabbine ulaştırmak için buradayız. Senden alacağım bir emanet var. Alacağımı alıp gideceğim der.
Azrail a.s.’ın4 yüzü vardır.
 Bir yüzü ateştendir. Onunla kâfirlerin canını alır.
Bir yüzü zulmettendir. Onunla münafıkların canını alır.
 Bir yüzü ettendir. Onunla müminlerin canını alır.
Bir yüzü de nurdandır. Onunla da Peygamberlerin canını alır.
Ayrıca Azrail a.s.’ın bir çok yardımcıları vardır. Bunların bir kısmı rahmet bir kısmı da azap melekleridir. Mü ‘minin canını aldığı vakit onu rahmet meleklerine teslim eder. Kâfirin canını aldığında onu azap meleklerine teslim eder.
Anlatıldığına göre Allahü Teâla arş-ı azamın altında bir ağaç yarattı. Ağacın bütün kullar sayısınca yaprağı vardır. Birinin ölümüne 40 gün kala ağaçtan yaprağı düşer. Azrail a.s. bu yapraktan kimin öleceğini bilir. Yardımcılarına emreder ve zamanı gelince o kimsenin canını alırlar. (envarü’l aşıkın)
Son olarak Azrail a.s. şöyle buyurmuştur: bir ev halkı karada olsun denizde olsun bir kıl parçası bir taş parçası üzerinde olsalar da her bir gün bir gecede 5 defa onların yüzünü okşarım. Böylece onları irili ufaklı hep tanımış olurum. Onları şahıs şahıs bilirim buyuruyor. Evet, Azrail a.s. bizleri tanıyor. Peki ya biz onu ne kadar tanıyoruz? Dahası bizim için getireceği ölüme ne kadar hazırlanıyoruz. Şimdi sizlere öyle bir halden haber vereceğim ki Peygamber efendimiz bize onu; mü ‘mine gelecek ölümün şiddeti ve zorluğu 300 kılıç darbesi kadardır, buyurmuştur.
Hz. Ömer Efendimiz bir gün ka’ba şöyle dedi; Ya Ka’b bize ölümü anlat. Ka’b şöyle anlattı: ölüm dikenli bir bitkidir. Sanki âdemoğlunun içine girmiştir. O dikenlerin her biri, âdemoğlunun bir damarına uzanmıştır. Bu hal içinde güçlü biri o dikenli ağacı tutup çekiyor. Kopan kopuyor kalan kalıyor… Diye anlatılmıştır.
P.E. bir gün ashabına anlatıyor;
 ben-i israilden bir grup insan çıkarak, mezarlığa gittiler. Orada aralarında şöyle konuştular: biz şimdi bir namaz kılsak sonra Rabbimize dua etsek, O da bize ölülerden birini çıkarsa da gelip, bize ölümden haber verse…
Namaz kıldılar, dua ettiler. Onlar bu hal içinde iken bir ölü başını kabirden çıkardı. Yüzü simsiyahtı. Alaca bulaca bir hali vardı. Onlara bu hali ile göründü ve şöyle dedi:
“ ey buraya gelmiş kimseler! Allaha yemin ederim ki öleli 90 yıl oldu. Hala ölüm acısı benden gitmedi. Tıpkı şimdi ölmüş gibiyim. Allaha dua edin de beni eski halime getirsin…
Burada önemli bir konuya değinmeliyiz ki hadiseyi nakleden kimse sonuna sunu da eklemiş ”o kimsenin alnında secde izi vardı”
Abdullah bin Amr buyuruyor kİ; babam çoğu kez şöyle anlatırdı:
Şöyle bir kimseye şaşıyorum. Kendisine ölüm geliyor, aklı var, dili var fakat anlatamıyor. Birgün babamın kendisine de ölüm geldi. Şöyle dedim:
“babacığım, hani sen şöyle şöyle derdin.”
 Bunu bir şeyler anlatması için hatırlatmıştım ki anlattı:
“ölüm o kadar büyük iş ki anlatılması çok zor. Ama sana biraz anlatacağım. Ruhum iğne deliğinden çıkar gibi. Radva dağı omzuma çökmüş gibi. İçimde böğürtlen çalısı var gibi. Gök yere kapaklanmışta ben ikisi arasında kalmış gibi…”
Denilir ki: her mümin kula, öldükten sonra dünyaya dönmek ve yaşamak teklifi yapılır. Ancak o, ölümün şiddetinden dolayı, yani tekrar ölüm acısını tatmamak için dünyaya dönmek istemez. Bundan şehitler müstesnadır. Onlar ölüm şiddetini duymazlar. Onlar dünyaya dönmeyi arzu ederler, 2. Defa cihadı, tekrar öldürülüp şehit olmayı isterler.
Burada sunu da söylemek güzel olacaktır. Hazreti Aişe validemiz, “Ya Rasulallah şehitlerle kimse hasrolunacak mıdır?” P.E. “evet ölümü gece gündüz 20 defa zikreden şehitlerle hasrolunacaktır.”(Abdul latif)
Bu mevzuyu şöyle de izah edebiliriz: Rasulullah (s.a.s.) bir takım insanları gördü. Gülüşüyorlardı. Onlara şöyle buyurdu: ölümü ansaydınız, bütün tat ve lezzetler size kötü gelirdi. Sizi gördüğüm şu halden alı kordu. Sonrasında ise şöyle buyurdu: ölümü anıp anlatın. Onu anmak fani tatları unutturur, buyurmuşlardır. Yine Peygamber efendimizin hadisi şerifini de yeri gelmişken söyleyelim
**eksiru zikra ha zimillezat   اكثر زكرا هازم الذات………….
 Lezzetleri kesen ölümü bolca anınız buyurmuşlardır.
Bu hadisi şerife büyüklerimizden örnek verecek olursak; Hz. Ömer efendimiz kendisi için bir köle satın almıştır. Bu kölenin görevi her gün Hz. Ömer’in yanına gelerek “ya Ömer ölüm var” demekmiş. Bir gün Hz. Ömer efendimiz kölesini yanına çağırarak seni görevinden azl ediyorum ve azad ediyorum diyor. Köle çok mahzun olup ya Ömer bir kusurum mu oldu deyince Hz. Ömer efendimiz hayır sadece sakalıma bir ak düştü bu bana her gün ölümü hatırlatmaya kâfidir diyor.
Yine büyük din âlimlerimizden İbrahim bin Ethem hazretlerine bizimle oturup konuşsan senden bir şeyler öğrensek diyenlere;” ben şimdi 4 şeyle meşgulüm. Onları bitirince sizinle oturup konuşurum.” Bu 4 şeyin neler olduğunu sorduklarında da
“birincisi: kullardan söz alındığı günü düşünüyorum. Âdemoğullarından söz alındığı gün yüce Allah şöyle buyurmuştu ‘ bunlar cennetlik bunlarda cehennemliktir.’ Şimdi düşünüyorum. Acaba ben hangi zümredenim.
 İkincisi: çocuğu düşünüyorum. Allahü Teâlâ ana rahminde onun yaratılmasına hükmetti. Ona ruh üfledi. Ona vekil edilen melek Allaha sordu; ‘ Ya Rabbi bedbaht mı olacak bahtiyar mı?’ şimdi düşünüyorum acaba o zaman benim için verilen cevap neydi?
Üçüncü olarak: ölüm meleği gelip ruhumu almak istediği ve ‘ Ya Rabbi bu kul Müslümanlarla mı yoksa kâfirlerle mi beraber olacak?’ sualini sorduğu zamanı düşünüyorum. Benim için acaba ne cevap gelecek?
 Dördüncüsü de: “ Ey günahkârlar bugün siz ayrılın”( Yasin suresi-59) emri verildiği anı düşünüyorum. Acaba ben hangi zümreye dâhil olacağım.”
Rivayet olunur ki; Azrail a.s. kulun canını ağzından almağa uğraşacak ağızdan yapılan amel karşı gelecek. Yani okunan Kur’an, yapılan zikir vaaz salatü selam Azrail’e sana buradan yol yoktur diyecekler.
Azrail cenab-ı hakka bu durumu arzedecek. Cenab –ı hakk, Azrail ‘e git başka taraftan canını al, buyuracak.
Azrail elleri kurutmaya ve canları almaya yönelirken, eller ile verilen sadakalar, okşanan yetimlerin hepsi karşı çıkıp sana buradan da yol yoktur, diyecekler. Azrail : kulaklardan canı almaya çalışacak, bu seferde kulak: hayır bunlar Kur’an sinledi zikir vaaz dinledi. Burdanda sana yol yoktur, diyecekler.
Bu sefer Azrail gözlerden pençesini sokacak: gözlerin yapmış olduğu Kur’an’a bakmak, yetimlere merhametle bakmak ve alemlere ibret nazarıyla bakmak gibi şeylerin hepsi karşı gelecektir. Oradan da sana yol yoktur, diyeceklerdir.
Bu sefer Azrail ayaklardan pençeyi takmak isteyecek, ayaklarla yaptığı ameller karşı çıkacak; cemaatle namaza devam etmeler, hayırlar arkasından koşmaların hepsi karşı gelecektir. Azrail buradanda yol bulamayınca Cenab-ı hakka iltica edecek. Mevlamız; “ismimi elinin içine yaz onu kuluma göster” buyuracak. Azrail aynını yapınca kul canını seve seve teslim eder. Ruh, Allah’ın aşkıyla ölüm acısını duymadan uçar gider. (tefsir-i tacüddin)
Evet, sevgili kardeşlerim ve sayın büyüklerim! Ölümden size çokça haber verdik. P.E. hadisi şerifte “hayvanlar ölüm hakkında sizin bildiğiniz kadarını bilseydi; hiçbir şekilde onlarda yiyecek semiz et bulamazdınız!” buyurmaktadır.
Akıllı olan insan, ölümü düşünür ve onun için hazırlıklı olur. Sonradan hasret nedamet para etmez. Kişi ne zaman öleceğini de bilmez. Rivayet olunur ki Süleyman a.s. dostlarıyla sohbet ederken içeriye Azrail a.s. bir insan suretinde girer ve cemaat arasındaki bir kimseye çok heybetli bir şekilde bakar. Azrail a.s. orayı terk edince o adam Süleyman a.s.ın yanına gider ve “Ya Süleyman! Az önceki kimseden cok korktum. Rüzgara emretsende beni hindistana götürs” diyor. Süleyman a.s. adamın üzgün halinden dolayı kabul ediyor ve onu gönderiyor. Bir zaman sonra Süleyman a.s. Azrail a.s.ı gördüğünde soruyor:  ey Azrail, gecen gün gelipte cemaatimden bir adama heybetle bakmanın hikmeti nedir diye sorunca Azrail a.s. “ kardeşim Süleyman rabbim bana o adamın canını hindistanda kabz etmemi söyledi. Onu orada görünce neden orada olduğunu anlayamadım ve dikkatlice ona baktım. Fakat daha sonra Hindistan’a gittiğimde o adamı orada buldum ve canını kabz ettim” diyerek anlatıyor.
 إِذَا جَاء أَجَلُهُمْ فَلاَ يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً وَلاَ يَسْتَقْدِمُونَ
yunus suresi 49. Ayette de geçtiği gibi ölüm ne bir an geri nede bir an ileri gider.
Şakik bin İbrahim anlatıyor: insanlar 4 şeyde sözle bana uydular, fakat fiilen muhalefet ettiler.
-biz Allah’ın kullarıyız derler, fakat kul ameli değil hür ameli işlerler.
- Allah rızıklarımıza kefildir derler. Fakat buna kalben inanmazlar. Ancak değersiz dünyalık ile tatmin olurlar.
- ahiret dünyadan hayırlı derler fakat durmadan dünya malı toplarlar.
– mutlaka ölüm vardır derler, fakat hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işini tutarlar.
Rivayet olunur ki ölüm acısından bir damla dağlara konulsa, bütün dağlar onun şiddetinden erirdi.
İsa a.s. ölümden bahsedildiğinde gözlerinden kanlı yaşlar akıtırmış.Hatta öyle ki kıyamet günü gelip çattığında Azrail a.s. bütün canlıların ruhunu kabz ettiği zaman Rabbimizin huzuruna çıkarak YaRabbi hayatta olan kimse kalmadı şimdi ne emir buyurursunuz? Diecek bunun üzerine Rabbimiz “meleklerinde canını al” diye buyuracak. Onlarında canını alınca ise bu defa Ya Azrail şimdide kendi canını al buyuracaktır. Azrail a.s. kendi canını alırken “ eger ruhun kabz olunmasının bu kadar acı olduğunu bilseydim müminler için elimi biraz daha hafif tutmaya çalışırdım” buyuracak. İşte böyle bir akıbet bizleri beklemekte o zaman hazırlığımızı yapmalı ölümün her an gelebileceğini unutmamalıyız.
Son olarakta sundan haber verelim. Peygamber E.bir hadisi şeriflerinde ölü kendisinin üzerine yas tutulması sebebiyle kabrinde azab olunur, buyurmuşlardır. Peygamber efendimizn sevgili oğlu kasım bildiğimiz üzere küçük yaşta vefat etmiştir. Rasulü Zişan onu kendi elleriyle yıkayıp kefenleyip defnetmiş daha sonra bir miktar kabrin başında beklemiştir. Biraz sonra hıçkırıklarla ağladığını duyan Hz. Ömer efendimiz yanlarına yaklaşarak “ya Rasulallah bize böyle haber vermiştiniz. Şimdi ağlamanızın hikmeti nedir?” diye sorunca “ ya Ömer ağlamama sebeb evladımın ölmesi değildir. Oğlumun başına sual melekleri olan münker ve nekir geldiler. Men rabbüke dediler, rabbii Allah dedi. **Ma dinüke dediler, dinii islam dedi. Men nebiyyüke dediler de evladım utandı nebii ebii diyemedi nebim babamdır diyemedi. İşte buna ağlıyorum diyor.
Yine peygamberimizin gözbebeği sevgili kızı Hz. Fatıma vefat ettiğinde cok üzgün olan aile ve efradı kabre getirdiklerinde “ey kabir sana habibullahın kızını getirdik. Ona iyi muamele et. O mü’minlerin annesidir. O peygamberimizin biricik torunlarının annesidir.” Diye seslendiklerinde kabir de su sekilde cevap vermiştir. Burası anneyi evladından bebeği annesinden ayıran peygamberleri içine alan asai kullara eza ve cefanın olduğu kabirdir. Burada kimsenin namına şöhretine itibar yoktur, denmiştir.
Hz. Ömer efendimiz peygamber efendimize soruyor. “Ya Rasulallah, kabirde aklımız basımızda mı olacaktır.” Evet ya Ömer diye cevap alıyor. Ve zaman sonra Hz. Ömer’in vefatı geliyor. Defn edilip herkes dağıldıktan sonra gözleri gök, yüzleri siyah şimşek gibi gürültüyle 2 melek geliyor ve soruyorlar. Men rabbüke? Hz. Ömer efendimiz onlara sizler nereden geliyorsunuz diye soruyor. Onlarda falanca uzaklıktaki arş-ı aladan geliyoruz diyorlar. Hz. Ömer efendimiz peki rabbiniz kim deyince Allah diyorlar. Bu defa heybetlenerek sizler bunca uzaklıktan geliyorsunuz da Rabbinizi unutmuyorsunuz ben Ömer-ul hattab 2 karış toprağın altına girmekle mi unutacağım?!. Diyor. Bu halden sonra bu 2 melek Müslümanlara daha sevimli suretlerde gelip sual ediyorlar.
Rabbim büyüklerimizin şefaatine nail eylesin kabir de yalnız bırakmasın.

10 yorum:

Allah cc ebediyyen razı olsun.Sohbetlerinizden çok faydalanıyorum

Bircok yerde faydalandim cok Guzel bir Sohbet Rabbim razi olsun. Emeginize saglik bu emeginizin hurmetine.Rabbim cehennem.yuzu gostermesin cennetine idhal edip cemalini.gostermeyi hepimize.nasib etsin amin. Mevla Teala razi olsun. Dua ile..

Bu sohbetleri hazirlayan halis hocadan allah razi olsun memduh turk

Merhabalar, baştaki Ayet-i Kerime'ler kaymış, bilenler için soru yok fakat bilmeyenler için düzeltmen iyi olur diye düşünüyorum.
Allah c.c. razı olsun, bir şey lazım olunca ilk buraya bakıyorum içime sinerek.

Hadisi şeriflerle ilhili kaynak vermenizi istiyorum Allah razı olsun faydalandım ama bazı hadisi şerifleri hangi kaynaktan aldınız öğrenmek istiyorum özellikle müminin ölüm acısı 300 kılıç darbesi bu hadisin

Hocam bi cevap bekliyorum biraz acil cematımdan hadis kaynağını sordular cvp veremedim araştırıcam dedim bunun kaynağınıda en iyi siz bilirsiniz

İmamı gazali hz nin huccetul islam adlı eserinde geçiyor. Şu anda kitaplarim yanımda olmadığı için sayfa nr veremiyorum kusura bakmayın.

İmamı gazali hz nin huccetul islam adlı eserinde geçiyor. Şu anda kitaplarim yanımda olmadığı için sayfa nr veremiyorum kusura bakmayın.

Hocam sohbetinizden çok yararlandım allah razi olsun ilk yılın çok acemilik cekiyordum

Yorum Gönder