Sayfalar

24 Temmuz 2010 Cumartesi

BERAAT KANDİLİ (2)


 *حم*وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
* إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ ۚ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ  
 *فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ

* أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا ۚ إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ

“ha-mim. ‘helal haram ve sair hükümleri’ açıkca bildiren bu kitaba yemin olsun ki, hakikat biz o kitabı mübarek bir gecede indirdik. Gerçek biz o Kur’an-ı Kerim ile kafirlerin uğrayacakları azabı haber vericileriz. O gece öyle bir gecedir ki her hikmetli iş nezdimizden sadır olan bir emirle, o gecede ayrılır.” (duhan 1-2-3-4-5)

Ebu Nasr bin Saad’dan rivayet olunduğuna göre, rasülullah efendimizin şöyle buyurduğu anlatılmıştır:
“şaban ayının on üçüncü gecesi olduğu zaman, Cebrail bana geldi şöyle dedi:
- ya Muhammed! Kalk teheccüd namazını kılma vakti geldi. Ümmetin hakkında dileğin ne ise iste.
Onun bu dediğini yaptım. Aynı gece tan yeri ağarırken yine geldi, şöyle dedi:
- ya Muhammed! Yüce Allah ümmetinin üçte birini sana bağışladı.”
Rasulüllah efendimiz bunun üzerine ağlar ve şöyle sorarlar:
- ey Cebrail! Kalan üçte ikisini bana anlat ne olacaklar?
Cebrail as şöyle anlatır:
- onların ne olacağını bilemiyorum.
Cebrail as ertesi gece gelip şöyle demiştir:
- ya Muhammed kalk teheccüd namazını kıl!
Rasulüllah efendimiz kalkar teheccüd namazını kılar. Aynı gece tan yeri ağarırken Cebrail as gelir şu müjdeli haberi verir:
- ya Muhammed! Yüce Allah ümmetinin üçte ikisini sana bağışladı.
Rasulüllah efendimiz bunun üzerine ağlar ve sorar:
- ey Cebrail! Kalan üçte biri ne olacak?
Şaban ayının on beşinci gecesi olan beraat gecesi olduğu zaman Cebrail as yine rasulullah efendimize gelir, şu sevindirici haberi getirir.
- ya Muhammed! Seni müjdelerim. Yüce Allah ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların tamamını sana bağışladı.
Daha sonra Cebrail şöyle der:
- ya Muhammed! Başını semaya kaldır, neler göreceksin, bak.
Rasulüllah efendimiz bakar, görür ki; semaların kapıları açılmış. Melekler de, dünya semasından arşa kadar secdeye varmışlar, Muhammed ümmeti için istiğfar edip bağışlanmalarını diliyorlar.
Her semanın kapısında bir melek var;

Birinci kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece rüku edenlere ne mutlu!
İkinci kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece secde edenlere ne mutlu!
Üçüncü kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece Allah’ı zikredenlere ne mutlu!
Dördüncü kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece Rabbine dua edenlere ne mutlu!
Beşinci kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece Allah korkusundan ağlayanlara ne mutlu!
Altıncı kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece hayır iş yapanlara ne mutlu!
Yedinci kat sema kapısındaki melek;
- Bu gece Kur’an okuyanlara ne mutlu!
Daha sonra bu melek şöyle seslenir:
- Bir şey dileyen yok mu ki, kendisine dileği verilsin. Dua eden yok mu ki, duası makbul olsun. Tevbe eden yok mu ki, tevbesi kabul edilsin. Bağışlanmasını isteyen yok mu ki, bağışlansın.

Bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor:
“kim şu 5 geceyi ihya ederse cennet o kimseye vacip olur. Bunlar; tevriye gecesi (zilhiccenin 8. gecesi kurban arefesinden bir önceki gece), arefe gecesi (zilhiccenin 9. gecesi), kurban bayramı gecesi, ramazan bayramı gecesi, şabanın 15. gecesi (beraat gecesi).”

Başka bir rivayette de peygamber efendimizi şöyle buyurmaktadır:
“kim şu 5 geceyi ihya ederse, kalplerin öldüğü gün onun kalbi ölmez. Bunlar; Cuma, beraat, kadir, arefe ve iki bayram geceleridir.”

Bu gecenin fazileti ve ihtiva ettiği büyüklükten bazı hususları ve hasletleri burada kısaca izah etmeye çalışalım.

Beraat kelimesi; borçtan yada isnat edilen bir suçtan kurtulmak manalarına gelir. Ayrıca bir kimseye verilen madalya veya nişan veya herhangi bir imtiyaz verildiğini bildiren resmi belge anlamına gelir. Bu gecede Cenab-ı Hakk az öncede izah ettiğimiz üzere kullarına cennete girecegine dair, cehennemden kurtulduguna dair beraat verdigi için bu isimle anılmaktadır.

Bu mübarek gecenin dört ismi vardır:
1- Leyle-i Mübarake: ayeti kerimede “mübarek bir gece” diye vasf plunan bu gecenin hayır ve bereketi kendisini ihya edenler için çok fazladır. Çünki kadir gecesinde olduğu gibi Cenab-ı Hakk’ın cemalinin berekât ve füyüzatı arştan yeryüzüne kadar bütün zerrelere ulaşır.

2- Leyle-i Rahmet: Cenab-ı Hakk’ın rahmeti bu gece coşup taştığı için bu isim verilmiştir.

3- Leyle-i Sakk: “Sakk” senet demektir. İnsanlara cehennemden kurtulacaklarına dair senet verildiğinden bu isimle anılmaktadır.

4- Leyle-i Beraat: Bu Gece mü’minlere cehennemden kurtulup cennetlik olma beraatı (vesikası) verilir. Öyle ki bazı büyüklere dünya gözü ile gösterilmiştir. Nitekim emevi halifesi Ömer ibni Abdulaziz bir beraat kandilinde vecd ve huşu içinde ibadetlerini bitirip iltica ederken bir an başını yukarı kaldırdığında ucu semaya kadar ulaşan yeşil renkli nurdan bir şerit üzerinde şöyle yazdığını gördü:
“…….(hazihi beraatün minennari minel melikil azizi liibadihi amr ibni abdül aziz)”
-şu meliki aziz olan Allah tarafından kulu ömer ibni abdül azize verilmiş cehennemden kurtuluş beratıdır.” (ruhul beyan c:8 sf:40)
Bu beratın bu geceyi layıkıyla ihya eden her mü’mine verileceği müjdelenmiştir.

Ayeti kerimede işaret edildiği üzere bu gecede büyük hasletler güzellikler vardır. Bu faziletlere sebep olan en büyük amil ise yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimin levhı mahfuzdan dünya semasına indirilmesidir. Kur’an-ı Kerim levhı mahfuzdan indirilmiş kadir gecesinde de efendimize inzal olunmaya başlanmıştır. O bakımdan kadir gecesi ile bu gece arasında mühim bir münasebet vardır.

Ata bin yesar hz. Buyuruyor ki:
“kadir gecesinden sonra hiçbir gece yoktur ki, şaban ayının ortasında ki onbeşinci geceden daha faziletli olsun.”

Beraat gecesi hakkında hz. Âişe velidemiz şu şekilde anlatır:
- bir gece rasulullah ile uyuyordum. Uyandığım zaman rasulullahı yanımda bulamadım. Şaşırdım sandım ki kadınlardan birinin yanına dönmüş hemde sıra bende iken! Hemen onların evlerinde aramaya başladım, ama hiç birinde bulamadım. Sonra hz.Fatıma’nın evine gittim. Kapıyı çaldım, içerden bir ses geldi. – kapıdaki kim? Dedim ki; - ben âişe’yim, bu vakitte geldim ki, rasulullahı bulayım. Bunun üzerine Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatıma dışarı çıktılar. Dedim ki; - rasulullah nerde arayalım! Dediler ki
- onu mescidler de arayalım. Birlikte aramaya koyulduk, fakat bulamadık. Hz. Ali şöyle dedi:
- rasulullah, Beki-i Garkad mezarlığına gitmiş olabilir. Oraya yaklaştığımız sırada, kabristandan yükselen bir nur gördük. Hz. Ali şöyle dedi:
- bu nur olsa olsa rasulullahın nuru olabilir. Yanına vardığımız zaman gördük ki; secdeye kapanmış ağlıyor. Hiç kimsenin farkında degil, yakararak secdesinde şöyle dua ediyordu:
- eğer onlara azab edersen onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan gerçekten sen Aziz ve Hakim isminin sahibisin.
hz. Fatıma onu bu halde görür görmez secdeye kapandı, sonra da başını yerden kalıdırıp şöyle dedi:
- ey babacığım! Başına neler geldi. Düşman mı sardı, bir vahiy mi geldi?
- Ya Fatıma! Ne saran hazır düşman var ne de bir vahiy geldi. Fakat bu gece beraat gecesidir. Yüce Allah’tan dilekte bulunuyorum. Dedi ve devamla şöyle buyurdu:
- Ya Âişe! Kıyamet kopacak olsa ben secdeye varacagım rabbimden dilekte bulunup şefaat hakkı isteyeceğim. Beni sevindirmek istiyorsanız, secdeye varın, duada bana yardımcı olun.
Bunun üzerine hep birlikte secdeye vardılar, tan yeri agarıncaya kadar yalvardılar.
Çünki Cenabı hakk bu gecede yapılan duaları geri cevirmiyor.

Rasulullah efendimiz bir hadis-i şerifinde:
“şaban’ın 15. gecesi olduğu vakit, gecesinde ibadet için kalkınız. Gündüzünde oruç tutunuz. Zira Allahu Teala güneşin batışı ile beraber dünya semasına rahmeti ile tecelli eder de şöyle buyurur: ‘bir mağfiret dileyen yok mu bağışlayayım, bir rızık isteyen yok mu, istesin de vereyim!’ bu davet tan yeri ağarıncaya kadar devam eder.”

İşte öylesine mübarek bir gecedir. Bu gecede Cenab-ı hakkın rahmet ve magfiret kapıları sonuna kadar acıktır.
Yine rasulullah efendimiz buyuruyotlar ki;
“şaban ayının 15. gecesi olduğu zaman, Yüce Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler, Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısı kadar kimseyi bağışlar hatta daha da fazlasını…”
Burada rasulullah efendimizin Beni Kelb kabilesini zikretmesinin sebebi ise onların hem şahıs hemde sürü olarak diğer kabilelerden daha fazla olmaları münasebeti iledir. Şu hal üzere bir koyunun bile sırtındaki tüy miktarını saymaya muktedir olamayan bizlerin sürü itibarı ile en kalabalık kabilede bulunan koyunların tüylerince kulunu af edecegi vaad olunan Cenab-ı Hakkın rahmetinin bu gece de ne derece bol oldugunu idrak etmemiz ve ihyası için gayret göstermemiz lazımdır.
İsa as dahi böyle bir geceye kavuşmayı murad etmiştir.
Bakınız: İsa as bir seyahate çıkmıştı. Yüksek bir dağ görüp onun üzerine çıktı. Dağın tepesinde koca bir taş gördü ki: sütten daha beyazdı. Onun çevresinde döndü, güzelliğine hayran kaldı. Yüce Allah İsa as’a şöyle vahyetti;
- ya İsa! Gördüğünden daha çok seni şaşırtan bir şeyi sana açıklayayım mı? İsa as
- evet! Açıkla ya Rabbi! Der demez o kaya parçası ikiye ayrıldı; içinden yaşlı bir adam çıktı. Üzerinde kıldan örülme bir zırh, önünde ucu demirli bir baston, elinde taze üzüm, kendisi de ayakta namazda. İsa as onun durumuna şaşırıp sordu:
- ey şeyh! Benim bu gördüğüm nedir?
- Bunlar benim günlük rızıklarımdır.
- Kaç senedir bu taşın içinde ibadet etmektesin?
- 400 sene. Bunun üzerine İsa as;
- Ya İlahi! Sen bundan daha değerli birini yarattın mı? Deyince Cenab-ı hakk
- Ya İsa! Muhammed ümmetinden biri, şaban ayına kavuşur, on beşinci gecesinde beraat namazını kılarsa (ihya ederse) bana göre o, 400 sene ibadet eden bu kulumdan daha değerlidir.
Bunu öğrendiği anda İsa as
- Ne olurdu bende Muhammed ümmetinden olsaydım. Dedi.
Onun içindir ki bu geceyi gerek namazlarla, gerek gündüzünde tutacagımız oruçlar ve okuyacagımız Kur’an-ı Kerimler ile ihya etmeye çalışmak lazımdır. Bu gece içerisinde 100 rekat namaza devam etmeye gayret göstermelidir. Zira Abdullah bin mesud tarafından rivayet edilen bir hadis-i şerifte rasulullah efendimiz:
“şaban ayının on beşinci gecesinde bir kimse yüz rekat namaz kılar, her rekatında Fatiha suresinden sonra ihlas suresini 5 defa okursa yüce Allah o kimsenin üzerine 500 bin melek gönderir. O gönderilen meleklerin her birinde nurdan bir defter vardır ki; kıaymet gününe kadar o kimsenin sevabını yazarlar.” (o geceki sevabını- toplam 500 ihlasa 500bin melek)

Hz. Ali efendimiz’den rivayet edilen bir hadisi serifte rasulullah efendimiz bu namaz hakkında;
“ya Ali! Bir kimse şabanı şerifin 15. gecesi 100 rekat namaz kılarsa, her reaktında Fatiha’dan sonra ihlas suresini 10 defa okur, ya Ali kim bu namazı bu şekilde kılarsa Cenab-ı Hakk bu gece de istediği bütün ihtiyaçlarını verir ve ona 70bin melek gönderir. O melekler onun için gelecek seneye kadar günahlarını silerler, sevaplarını yazarlar ve onun derecelerini yükseltirler. O sene içerisinde ölecek olursa şehit olarak gider. Ayrıca Cenab-ı Hakk onun için Adn cennetlerine 770bin melek vazifelendirir. Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiçbir kimsenin hatır ve hayalinden geçirmediği güzellikte şehir ve saraylar, bağlar, bahçeler inşa ederler.”

“Kim bu yüz rekat namazı kılarsa Cenab-ı Hakk ona 100 melek gönderir. 30u o kişiyi cennetle müjdeler, 30u ona cehennem azabından teminat verir, 30u ise o kişiden dünya afatını bela ve musibetleri def eder, 10u ise o şahıstan şeytanın hile ve tuzaklarını def ederler.”

Yine başka bir hadis-i şerifte
“Bir kimse bu beraat gecesinde bana salavat okursa, o kimseye nebilerin, rasullerin, meleklerin, tüm insanların sevabından verilir.”

Bu geceyi ihya edenleri Cenab-ı Hakk işte böyle büyük mükafatlara mazhar kılıyor.
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre peygamber efendimiz şöyle anlatıyor:
“şaban ayının 15. gecesi bana Cebrail geldi ve şöyle dedi:
- ya Muhammed! Bu gece sema kapıları rahmet kapıları açılacaktır, kalk da namaz kıl! Namazını kıldıktan sonra başını ellerini göğe kaldır (dua et)”
sordum
- ya Cebrail! Bu gece ne gecedir? Şöyle anlattı:
- bu gece öyle bir gecedir ki; rahmet mağfiret babından 300 kapı açılır. Yüce Allah kendisine şirk koşmayan herkesi bağışlar, ancak şunlar hariç;
1- büyücü
2- anlamadığı gizliden haber veren kahin
3- kindar
4- devamlı alkollü içki içen
5- devamlı zina eden
6- faiz geliri yiyen
7- söz gezdirip ara açan
8- akraba ziyaretine gidiş gelişi bırakan, bunlar tevbe edip, ettiklerini bırakıncaya kadar Allah kendilerini bağışlamaz.
Bundan sonra rasulullah efendimiz kalkıp namaz kılıyor ve
- Allah’ım azabından, cezandan sana sığınırım. Sen kendini övdüğün gibi, seni övüp bitiremem. Zatını hoşnud edinceye kadar sana hamd olsun.

Cenabı hakk cümlemize bu geceyi hakkıyla ihya edip, duası kabul olunan kullarından olmayı nasip eylesin.

8 yorum:

ılk hadıs hangı hadır kıtabından

dürretül vaizin kitabından alıntı yapılmıştır

hangi kitaptan yararlandınız

Yararlanılan kaynaklar mevzularin Altında yazmaktadir

Berat kandili 3 bu sohpetin devami mi acaba

Berat kandili 3 bu sohpetin devami mi acaba

Berat kandili 3 bu sohpetin devami mi acaba

Bunla diger berat kandili sohpeti aynimi

Yorum Gönder