Sayfalar

6 Ocak 2010 Çarşamba

Helal Haram ve Musafir

HELAL HARAM VE MUSAFIR

ياَ اَيُّهَا النَّا سُ كُلُوا مِمَّا فِي الْاَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا وَلَاتَتَّبِعُ خُطُوَاتِ الشَّيْطَنْ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينْ

Ey insanlar! Arzda ki helal ve hos olan seyleri yiyin. Şeytanın adımlarına uymayın. O sizin için apacık bir düşmandır.

Bir kimse eve girerken öksürmeden girmemelidir. - esselamü aleyna min rabbina-demelidir. Bazı hadis-i seriflerde bildirildi ki; " bir kimse evinden cıkacagı zaman hz. Allah onun kapısında iki müvekkel melek bulundurur. Bu melekler onun malını, ehlini, ıyalini muhafaza ederler. İbliste yardımcılarından 70 seytan bulundurur. O kimse evinin kapısına yaklasınca eger helal kazanc ile dönüp gelmiş ise o iki seytan gizlenir, iki melekten biri o kimsenin sagında digeri ise solunda dururlar. Kapıyı acıp -bismillah- dedigi zaman seytanlar giderler. Kendisi ile beraber iki melek içeri girerler. Ve evdeki her seyi ona güzel gösterirler. Gece gündüz sıkıntı cektirmezler. Bu mü'min kimse oturunca iki melek onun basucunda dururlar. O kimse ne zaman gece gündüz evinde yerse temiz olarak yer, içerse temiz ve hos olarak içer."

Bildirilenlerden bir sey işlemez ise bu melekler ondan uzaklasır. Seytanlar onunla içeri girer, evinde olan her
seyi ona cirkin ve yersiz gösterirler."

İbn-i Abbas (ra): helal kazanç dagı daga kavusturmaktan daha zordur. Buyuruyor.

Bir kimse dünyada helal malı, iftihar etmek, övünmek, kibirlenmek, gösteriş yapmak için kazanmak isterse kıyamet gününde Hz. Allah ondan razı olmadıgı halde huzura cıkar.

Peygamber efendimiz bir hadis-i serifte: "âkıbet 10 seydedir.9u helal kazanmakta biri de ibadettedir."

5 sarta uymalıdır.

1-) mal kazanma bahanesi ile Hz. Allah'ın farz kıldıgı bir ibadeti terk etmemeli eksik bırakmamalı,

2-) mal kazanma endisesi ile hiçbir canlıyı tedirgin etmemeli, hiçbir kimsenin hakkını cignememeli,

3-) sadece kendisinin ve ailesinin gecimini saglamak gayesi ile mal kazanmaya calısmalı,

4-) mal kazanma ugrunda kendini asırı yormamalı,

5-) rızkını calısmanın sonucu olarak görmemeli, rızkı Cenab-ı Hakk'dan calısmayıda sebeb olarak bilmeli.

Kıyamet günü her kul muhakkak Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkar ve su 4 mevzuda hesaba çekilmedikce ayakları kaymaz.

* 1- Vücudunu nerede yıprattıgından
* 2- Ömrünü nerede harcadıgından
* 3- İlmi ile amel edip etmediginden
* 4- Malını nerede kazanıp nerede harcadıgından.

Peygamber efendimiz "ey insanlar! Hiç biriniz rızkını kullanmadan ölmeyecektir. Bunun için rızkının eline gemeyecegini sanarak endişelenmeyiniz. O halde Hz. Allah'tan korkarak rızkınızı ararken cirkin yollara basvurmayınız. Allah'ın size helal kıldıgını alıp, haram kıldıgından kacınınız."

Haram mal kazanmaktan cok sakınmak lazımdır. Çünki bir kimse helalden kazanmadıgı bir seyi yemek isteyip -bismillah- deyince seytan o kimseye " sen bunu kazanırken bende seninle beraberdim. Senden ayrılmam. Bende seninle beraber yiyecegim. Ben senin ortagınım." Der. Seytan haramdan kazananın ortagıdır.

Nitekim isrâ suresi 64. Âyet-i kerimede: "mallarında ve evlatlarında onlara ortak olur..." burada ki mallardan murad haram olan mallardır. Evlattan murad ise gayr-ı mesru olan evlattır. Yani veled-i zinadır. Peygamber efendimiz bir hadis-i seriflerinde "bir kimse haramdan kazanıp bu mal ve paradan sadaka verir, harcar masraf eder veya evindekilere yedirirse veya kendisinden sonrakilere bırakırsa bu bıraktıgı sey kendisini cehenneme sokacak azıgı olur." Buyuruyor.

Velhasıl mü'minin haramadan ve haram işleyenden sakınması ve uzak durması lazımdır. Onlarla oturması, arkadaslık yapması, bir arada bulunması haram olarak elde edilen seylerden yemesi dogru degildir.

Din ve ibadetin kuvvetli olması ve âhirete âit işlerin mükemmel bulunması haramdan sakınmak ile elde edilir. Bütün bunlara isnaden bir kimsenin haram yememesi, helal yemesi ve imkân nisbetinde yedirmesi misafire elinden geldigi kadar ikramda bulunması lazımdır. "Yüce Allah'ın Hz. İbrahim'i dost edinmesinin sebebi onun misafirperver olması, karsılastıgı kimselere selam vermesi ve geceleri herkes uyurken namaz kılmasıdır." Buyuruyor peygamber efendimiz.

Hz. İbrahim yemege oturacagı zaman, hiçbir kimse bulunmadıgı zaman bir sofra arkadası bulmak üzere bir veya iki millik yol yürürdü. Hz. İbrahim'in köşkünün 4 kapısı olup devamlı olarak bu kapılardan hangisinden misafir gelecek diye beklerdi.

Hatta bir defasında müsafirsiz yemek yemeyecegim diye nezrediyor. Hikmeti ilahi tam bir ay misafir gelmiyor. Hz. İbrahim'de misafirsiz yemeyecegine nezrettigi için 1 ay yemek yemiyor. bir ay sonrada misafir gelmeyince kendisi aramaya cıkıyor. "acaba bneim gibi misafire itibar eden var mıdır" diye düşünerek gidiyor. Bir misafir bulmak için hayli yol katettikten sonra birde bakıyor ki oralarda bir adam daha gezmekte. Ona "ne arıyorsun buralarda" diye soruyor. O zatta "misafirsiz yemek yemeyecegim diye nezrettim 3 aydan beri misafir gelmedi misafir aramaya cıktım. Simdi Allah seni gönderdi" buyuruyor. "eve gidip yemek yiyelim" diyerek hz. İbrahimi evine davet ediyor. Hz. İbrahim hayretler içinde kalıyor. Kendisi bir aydır actı ama o zat üç aydan beri hiçbir sey yememişti. Eve gittiler. Allah ne verdiyse yediler, sohbet ettiler, ibadet ettiler. Ayrılma zamanı geldiginde o zat-ı serif bir odanın kapısını acarak "bu iceride ki kıymetli seylerden ne begenirsen al" dediginde hz. İbrahim "bana dua et" diyor. Fakat o zat cok zamandan beri dua etmedigini ve Allah'a dua etmeye dilinin varmadıgını söyleyerek kendisini mazur görmesini istiyor. Bunun üzerine hz. İbrahim "duayı niçin terk ettiniz?" diye soruyor. O zat "senelerdir Allah'tan bir istegim var. Allah o istegimi yerine getirmedi. Bende demek ki benim duam kabûle sayan degil ki Cenab-ı Hakk kabûl etmiyor diye bir daha dua etmiyorum" diyor. Hz. İbrahim istediginin ne oldugunu ona sordugunda o zat "Allah'ın rasulü halilullah dünyada benim zamanımda yasıyormus. Fakat bu zamana kadar onu göemek nasip olmadı. Allah'dan onu bana göstermesini istedim, fakat kabûl etmedi."dediginde hz. İbrahim "Ey allah'ın asık sadık kulu! Müjdeler olsun sana Allah senin duanı kabûl etti. İşte ben halilullah İbrahim nebiyim. Cenab-ı Hakk bu güzel ahlakından dolayı beni senin evine misafir etti. Bende bir aydan beri misafirsiz yemek yemeyecegim diye ac gezdim. Ve bir misafir aramak için yola cıkmıştım. Demek ki senin duan kabûl oldugu için hz. Allah beni taa buralara kadar getirdi, seninle bulusturdu." Buyuruyor.

Cenab-ı hakk misafire olan hurmetinden dolayı onun evine peygamberlerini göndererek memnun etmişti. Ve yine hz. Ömer'de Hz. İbrahim (as) gibi misafiri cok severdi. Bir konuk geldigi zaman bizzat kendisi kalkar misafire hizmet ederdi. Böyle yapmasının sebebini kendisine soruldugu zaman söyle anlattı: "Peygamber efendimizin söyle buyurdugunu dinledim " bir evde bir misafir varsa oradaki melekler ayakta dururlar." Melekler ayakta iken ben oturmaktan haya ederim."

Peygamber efendimiz söyle buyurdular: " Cebrail (as) bana bir haber getirip söyle dedi: bir konuk bir Müslüman kardesinin evine girdigi zaman onunla beraber bin bereket bin rahmet girer. Hz. Allah o evdekilerin günahlarını bagışlar. İsterse onların günahları denizin köpüğünden cok , agacların yapraklarından daha fazla olsun."

Ayrıca yüce Allah o evin sahibine bin sehit sevabı verir. Konugun yedigi her lokma için o ev sahibine bin makbûl hac ve bin makbûl umre sevabı yazılır. Sonra yüce Allah onun için cennette bir sehir kurar. Bir konuga ikram eden kimse bin peygambere ikram etmiş gibi olur.

Eski zamanlarda müsafirperver bir sahabi varmıs. Hanım artık kocasının hergün yanında bir kac misafirle gelmesine tahmmül edemez olmus. Bir kac defa kocasına "sen her gün bir kac misafirle geliyorsun. Gelen misafirler cocuklarımızın rızkını yiyor." Dediysede kocası her gün yanında bir kac misafirle gelmeye devam ediyordu. Kadın sahabi dayanamayıp rasulallaha sikayete karar verdi. "ya Rasulallah! Kocam her aksam eve bir kac misafir getiriyor. Böylece kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse alcıktan ölüvermekten korkarım." Diyor. Peygamber efendimiz kadının kocasını huzuruna cagırıyor. Adam "ben misafirsiz edemem. Soframda misafir olması bana huzur ve bereket veriyor" diyor ve diretiyor. Bu sefer peygamber efendimiz kadına bundan sonra fazla degil bir misafire razı olup olmadıgını sordugunda kadın buna da razı olmuyor. Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince kadın bosanmaktansa bir misafire razı oluyor.

Fakat o aksam üzeri mutfaga girip 3 kişilik yemek hazırlayıp tepsiye koyarak kocasına veriyor. Biraz sonra misafirlerden birinin cıkıp gittigini görüyor. Ve hazırlanan yemeklerden biride yenmemiş. Kadın kocasına misafirlerden birinin neden yemek yemeden cıkıp gittigini soruyor. Ama adam 2. Misafirin farkında bile degil. Adam "sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim o da içerde" kadın cok iyi görmüş misafirlerden biri yemek yemeden cıkıp gitmişti. Bu münakasanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca hemen peygamber efendimize muracaat ederek durumu anlattılar. Onları dinleyen peygamber efendimiz söyle buyuruyor: " evet eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan degil insan suretinde rızıktı. Allah c.c. hanımı akıllandırmak için bir miktar rızkı gözden cıkarıp hazırlattı. Ama o rızk eksilmedi. Sunu iyi bilesinizki; her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse kimsenin rıskını yiyemez, eksiltemez. Hatta misafir evin bereketidir, artırır ve evin rızkında artma olur." Buyuruyor.


Bookmark and Share

1 yorum:

Hazirlayandan ALLAH razi olsun

😨

Yorum Gönder