18:50 -
adalet,alim,amel,bereket,cebrail,cömertlik,düşmanlık,emir,Gündelik Hayat,haya,iman,kaldırılacak,merhamet,mikail,on,sabır,sehavet,sevgi,utanma,yahudiler
1 comment
CEBRAİL AS’ın KALDIRACAĞI ON EMİR
قُلْ
مَنْ كَانَ عَدُواًّ لِجِبْر۪يلَ فَاِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلٰى قَلْبِكَ بِاِذْنِ
اللّٰهِ مُصَدِّقاً لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُؤْمِن۪ينَ
Söyle; her kim
Cebrail'e düşman ise iyi bilsin ki, Kur'ân'ı senin kalbine Allah'ın izniyle
kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, müminlere hidayet ve müjde kaynağı olmak
üzere o indirdi. (bakara 97)
Peygamber
efendimiz buyuruyorlar ki;
“yüce Allah
Cebrail as’ı en güzel surette yaratmıştır. Onun altıyüz kanadı vardır; bu
kanatların arasında iki yeşil kanat vardır ki, tavus kuşunun kanatlarına
benzer. Bu kanatlarını açtığı zaman yerle gök arasını doldurur.” (dürretül
vaizin 2/660)
Peygamber efendimiz,
Medine’ye teşrif ettikleri zaman fedek Yahudilerinden Abdullah bin suriya
geldi. Sordu
Ey Muhammed! Senin uykun nasıldır? Ben sana ahir zaman
peygamberinin uykusunu sormaktayım! Dedi. Peygamber efendimiz;
Gözlerim uyur kalbim uyanıktır. Buyurdular. Bunun üzerine o
Yahudi:
Doğru söyledin! Bana çocuktan haber ver! Çocuk anneden mi
olur babadan mı? Peygamber efendimiz;
Kemik, sinir sistemi ve damarlar erkekten; kan, et, tırnak ve
saç kadındandır. Buyurdu. O;
Doğru söyledin! Bazen çocuk amcalarına benziyor, kendisinde
dayılarından hiçbir benzerlik yok. Bazen de dayılarına benziyor, kendisinde
amcalarına çeken hiçbir benzerlik yok, bunun sebebi nedir? Dedi. Efendimiz
hz;
hz;
Karı ve kocadan kadınların suyu diğerinin suyundan fazla
olursa çocuk ona çeker! Buyurdu. Yahudi;
Doğru söyledin ya Muhammed! Yakub as’ın nefsine haram kıldığı
yiyecek neydi? Peygamber efendimiz;
Yakub as çok şiddetli bir hastalığa yakalanmıştı. Allah’a
nezirde (adak) bulundu. İyileşirse, en sevdiği etleri (-ki, bu deve etidir) ve
en sevdiği içecekleri (-ki bu da deve sütüdür) yiyip içmeyeceğine Allah’a
adakta bulundu. Buyurdu. Yahudi;
Doğru söyledin ya Muhammed! Cennette insanlara ilk ikram
edilen konukluk nedir? Peygamber efendimiz;
Balık, buyurdu. Yahudi;
Doğru söyledin ya Muhammed! Dedi. Yahudi sonra konuşmasına
devam etti:
Bir haslet kaldı, onu da söylersen sana iman edeceğim ve sana
tabi olacağım! Sana hangi melek gelir? Sana Allah tarafından vahiy getiren
meleğin adı nedir? Diye sordu. Efendimiz hazretleri;
Cebrail! Dedi. Yahudi;
İşte o düşmandır. Çünki Cebrail azap meleğidir. Katl
(öldürmek), azap, gemilerin kırıp parçalanması ve şiddetleri haber vermek için
gelir. Bizim elçimiz Mikâil’dir. Çünki o, rahmet meleğidir. Yağmur, müjdeli
haber, bolluk ve bereket ile iner. Dedi. Peygamber efendimiz;
Onun size ne düşmanlığı vardır? Dedi; Yahudi;
Cebrail bize birçok defalar düşmanlık etti. Onun bize
düşmanlığı çok şiddetlidir. Allah Teâlâ hazretleri peygamberimiz Musa as’a
beyti Makdis’in yakında harap olacağını bildirdi. Bu harap olma işi de
kendisine buhtun-nasr denilen bir adamın zamanında olacaktır. Buhtunnasr’ın
çıkacağı ve beyt-i Makdis'i harap edeceği zaman bize bildirildi. Buhtunnasr’ın
beyt-i Makdis’i harap edeceği zaman biz, onu arayıp bulması için
israiloğullarının en kuvvetli pehlivan ve kahramanlarından bir adamı gönderdik.
Adam gitti, gezdi, dolaştı. En sonunda onu gördü. Babil’de, miskin, gariban,
çok fakir ve hiç kuvveti olmayan cılız bir insandı. Bizim adamımız onu tuttu.
Tam öldüreceği sırada, Cebrail as bizim adamımızı ondan defetti. Onu
öldürmesine engel oldu. Ve bizim adamımıza;
Eğer o sizi öldürmeye memur ise, sizin onu öldürmeye gücünüz
yetmez. Yok eğer size bir zararı dokunmamış ise hangi hak ile sen bunu
öldürüyorsun? Demiş. Bizim adamımız da onu tasdik ederek buhtunnasr’ı
öldürmekten vazgeçmiş. Böylece buhtunnasr büyüdü. Bahtı açıldı, yardım gördü,
kuvvetlendi, melik oldu, sonra bizimle savaştı. Beyt-i Makdis'i harap etti,
bizleri öldürdü. Cebrail'in işi ve görevi peygamberliği bizim içimizden birine
getirmekti; fakat o götürüp bizden başkalarına verdi. İşte bütün bu sebeplerden
dolayı biz ( Yahudiler), Cebrail'e düşman olduk. Mikail’de Cebrail’e düşmandır.
Dedi. Hazreti Ömer;
Eğer o iki melek dediğiniz gibi ise, asla ikisi birer düşman
değiller. Siz yalan söylüyor ve doğruyu örtüyorsunuz. Siz gerçekten merkepten
daha düşüncesiz ve kafir kişilersiniz. Hiç düşünmüyor musunuz? Bu iki melekten
birine düşman olan diğerine düşman olmuştur. Bu iki meleğe düşman olan Allah’a
düşman olmuştur. (ruhul beyan tefsiri 1/666-667)
Halbuki Cenab-ı Hakk Cebrail as ile alakalı olarak tekvir
suresinde buyuruyor ki;
مُطَاعٍ
ثَمَّ اَم۪ينٍۜ * ذ۪ي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَك۪ينٍۙ * اِنَّهُ
لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۙ
“O (Kur'an), şüphesiz değerli, güçlü ve arşın
sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin
(Cebrail'in) getirdiği sözdür. ﴾tekvir 19-21)
Evet, Cebrail as Cenab-ı Hakk katında kıymetli,
melekler arasında sözü dinlenilen, itaat edilen bir melektir. Cenab-ı Hakk’ın
emirlerini nehiylerini peygamberlerine iletmekle vazifeli vahiy meleğidir. Bu
vazifesi peygamber efendimize son vahyi getirmesi ile nihayete ermiş,
bitmiştir.
Peygamber efendimiz buyuruyor ki;
“Cebrail as’a sordum,
Benden sonra daha yeryüzüne inecek misin? Cebrail
as:
On defa daha ineceğim ve on şeyi kaldıracağım.
Dedi.
Hangi şeyleri kaldıracaksın ey kardeşim Cebrail?
1) Evvela bereketi kaldıracağım.
3) üçüncüsünde insanların
kalplerinden sevgiyi kaldıracağım.
4) dördüncüsünde, hayayı
kaldıracağım.
5) beşincisinde,
hakimlerden ve büyüklerden adaleti kaldıracağım.
6) altıncısında,
fukaradan sabrı kaldıracağım.
7) yedinci inişimde
zenginlerden sehaveti (cömertlik) kaldıracağım.
8) sekizinci de,
alimlerden ameli kaldıracağım.
9) dokuzuncu da, Kur’an’ı
kaldıracağım.
10) onuncuda, imanı alıp
gideceğim.” Buyurmuştur. ( abdullatif 247)
İşte Cenab-ı Hakk’ın
vahiy ile vazifelendirdiği Cebrail as’ın yeryüzünde ki son vazifeleri bunlar
olacaktır. Nitekim zamanımıza baktığımızda bu vazifelerin büyük bir kısmını
gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bunların nihayetinde en son iman kaldırıldıktan
sonra ise artık kıyametin vakti gelmiş olacaktır. Peki, kaldıracağını haber
verdiği ve hatta pek çoğunu kaldırdığı, bu sebeple yeryüzünde neredeyse eseri
kalmayan bu 10 şey nelerdir?
Evvela bereketi kaldıracağım.
Bereket sebebi ile; bir dirhem insanın dünya ve
ahiret saadetine sebep olurken, bereket olmayınca, binlerce dirhem kişinin
helakine sebep olacak kadar hayırsızdır.
Peygamber efendimiz;
“alıcı ile satıcı doğru söyleyip birbirlerine
nasihat ettikleri zaman alış verişleri bereketlenir; malın kusurunu gizleyip
yalan söyledikleri zaman alış verişlerinin bereketi kalkar.” Buyurmuştur.(ihyau
ulumiddin 2/198)
Yine başka bir hadis-i şerifinde;
“bir arada yiyiniz, sizin için bereketli ve
mübarek olur.” Buyurmuştur. (ihyau ulumiddin 2/14)
Şu içerisinde yaşadığımız devire bakacak olursak,
pek çok kimse bir arada yemek şöyle dursun alış veriş yaparken dahi doğru
davranmıyorlar. Bunun neticesinde de ne kadar çok kazanırsak kazanalım, eskiye
nisbet yapıldığında bolluk içerisinde olmamıza rağmen yetiremiyoruz. İşte
bereket, az olanı dünyamıza yetirmeye, bereketsizlik ise dünyalar kadar çok
olan ile bir tek kişinin bile yetinememesine sebep olmaktadır.
2) arkasından insanların kalplerinden merhameti
kaldıracağım.
Ebu Hüreyre’den rivayet edilen bir hadis-i
şerifte peygamber efendimiz buyuruyor ki;
“Allah, rahmeti yüz cüz kıldı. Doksan dokuzunu
yanına alıkoydu, bir cüzünü yere indirdi. İşte o cüz ile mahlukat birbirine
merhamet etmektedir. Öyle ki, at tırnağını isabet eder korkusuyla yavrusundan
yükseltmektedir.” (abdullatif 246)
İşte sadece bir parça merhametinin tesiri ile yanlızca
insanlar değil hayvanlar dahi birbirine merhamet etmektedir.
Fakat her nekadar yeryüzünden merhamet
kaldırılmış, zulüm ve zorbalık artmış dahi olsa, Cenab-ı Hakk Erhamürrahimin
isminin tecellisi ile kullarına çok merhametlidir. Mü’min olan kulun hiçbir
suretle Rabbinin merhametinden ümidini kesmemesi lazımdır.
Hz Ömer buyuruyor ki; biz Rasulullah ile beraber
bir yol kenarından geçerken Rasulullah, bir kadını çocuğunu kucağında
emzirirken gördü. Bana dönüp sordu; “şu kadın çocuğunu ateşe atar mı?” “Atmaz!”
dedim. Peygamber efendimiz; “işte Allah, kuluna bu kadının çocuğuna olan
merhametinden daha fazla merhametlidir.” Dedi. (abdullatif 246)
Evet, Mevlamız kullarına çok merhametlidir.
Günahlar sebebi ile azap edeceğini bildirmiş ancak cennete ulaştıran daha fazla
yol haber vermiştir. Bu sebeple her ne sıkıntı çekerse çeksin, hangi günaha
düşerse düşsün, kul Rabbine yöneldiği vakit, bir annenin hangi hatayı yaparsa
yapsın evladını af etmesinden, bağrına basmasından daha büyük daha fazla bir
merhamet bulacaktır.
Şerhi buhari’de buyruluyor ki; Allah
“erhamürrahimin”dir. Kullarına merhameti sonsuzdur. Asi kullarına azap etmesi,
onları günahlardan temizlemek içindir. Babanın veya ananın çocuğunu dövmesi ise
terbiye ve ıslah içindir.” (abdullatif 246-247)
3) üçüncüsünde insanların
kalplerinden sevgiyi kaldıracağım.
Numan bin Beşir peygamber
efendimizden şu hadisi şerifi naklediyor;
“mü’minler birbirlerini
sevmekte, birbirlerine acımakta ve esirgemekte bir ceset (bir vücud) gibidir ki,
o ceset uzuvlarından bir tanesi şikâyette bulunsa (rahatsızlansa) uykusuzluk ve
hareket hususunda vücudun hepsi birbirini davet eder.” (abdullatif 246)
Hz Enes ra şu hadisi
şerifi rivayet etmiştir;
“kendisinde şu 3 haslet
bulunan kimse, imanın tadını duyar; bir kimseye Allah ile Rasulullah
başkalarından daha sevgili olursa, sevdiği kimseyi yalnız Allah için severse,
Allah onu küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi
sevmezse.” (abdullatif 314)
Peygamber efendimiz
buyuruyor ki;
“kim bir kimseyi
kendisinden zahir olan bir adaletten dolayı Allah yolunda (Allah için) sever
de, hâlbuki o Allah yanında cehennemlik olursa, Allah o seven kulu sevgisine
göre ecirlendirir. Nitekim yine bir kimseyi kendisinden zahir olan bir zulüm
(kötülükten) dolayı Allah için sevmez (buğz eder) de halbuki o, Allah yanında
cennetlik olursa, Allah onu o buğzuna göre ecirlendirir.” (abdullatif 314-315)
4) dördüncüsünde, hayayı
kaldıracağım.
Peygamber efendimiz
buyuruyorlar ki;
“ her din için üstün
tutulan bir huy vardır. İslam’ın huyu da (hayâ) utanma hissidir.”
Semavi dinlerin hepsinde hayâ
emredilmiş bulunmaktadır. Fakat dinler güzel huylar arasından bazısına
diğerlerinden daha büyük kıymet ve ehemmiyet vermiştir. İslam dini de güzel
huylar arasından “hayâ” ya daha büyük bir kıymet vermiş ve onu imandan
saymıştır.
Hadis-i şerifte
“hayâ imandandır”
buyurulmaktadır. Bu hadis-i şerif: menşei (kaynağı) iman olan utanma hissi
azaldığı zaman imanın zayıfladığına, arttığı zaman nurun kuvvetlendiğine
delalet eder. Lambanın deposundaki gaz azaldığı zaman ışığın zayıflaması,
çoğaldığı vakit ziyasının artması gibi… (kırk mevzuda kırk hadis 285)
5) beşincisinde, hâkimlerden
ve büyüklerden adaleti kaldıracağım.
Buradaki adalet ile
maksat yanlızca mahkeme hususunda olan adalet değildir.
İmam-ı Kuşeyri şöyle
anlatıyor;
Yüce Allah kuluna şu üç
türlü adaleti emretti;
Kul ile Allah arasında
adalet,
Kulun kendi nefsine karşı
adaleti,
Kulun diğer
yaratılmışlara karşı adaleti.
Kul ile Rabbinin
arasındaki adalet şöyle olacaktır;
Yüce Allah’ın hakkını
kendi nefsani hazlarına tercih etmek,
Yüce Allah’ın rızasını kendi
nefsani isteklerine tercih etmek,
Tüm yasakları bırakıp,
ilahi emirlere tutunmak,
Kulun kendi nefsine karşı
adaleti ise şöyle olacaktır;
* her ne şeyde, kendi
nefsini tehlikeye düşürecek maddi ve manevi ölümüne sebep olacak ne varsa,
ondan kendi nefsini korumak…
Kulun diğer
yaratılmışlara karşı adaleti şöyle olacaktır;
Onlara çokça nasihat
etmek, hiçbir şekilde onlara karşı hain davranmamak, amma az amma çok…
Hemen her şekilde onlara
karşı insaflı davranmak, hiç kimseye kötülük etmemek; ne sözde ne fiilde ne de
niyette… (dürretül vaizin 1/506)
İşte kul, sadece kendi
hükmünün, sözünün geçtiği her şeye karşı adaletli davranmakla memurdur.
6) altıncısında,
fukaradan sabrı kaldıracağım.
Çünkü fakirlik, kulun
nefsine ağır gelen bir haldir. Bu nedenle sabrı çok kıymetlidir. Fakirliğe
sabreden kimse, geçici olan dünya hayatını, baki olan ahiret hayatına tercih
etmediğini ifade etmiş olur.
Haz Enes şöyle anlatıyor;
Ashabın fakirleri,
Rasulullah efendimize bir elçi yolladılar.
O elçi geldi, şöyle dedi;
- sana merhaba! Seni
gönderene merhaba! Sen, Allah’ın sevdiği bir topluluktan geliyorsun. Ya
Rasulullah! Fakirler şöyle diyorlar: zenginler tüm hayırları alıp gittiler.
Onlar hacca giderler bizim hacca gitmeye gücümüz yetmez. Hasta olanlara da
ellerinde ki malın fazlasından yardımda bulunuyorlar. Onlar köle azad ederler
bizim köle azad etmeye gücümüz yetmez…
Bunun üzerine Rasulullah
efendimiz şöyle buyurdu;
- o fakirlere benden
selam söyle! Şu haberi de onlara ulaştır;
Sizden her kim, sevabını
Allah’tan bekleyip sabreder ise…onun için üç özellik vardır ki, bunları
zenginlerde bulmak mümkün değildir. Onlar sırası ile şöyledir;
cennette kırmızı yakuttan
bir teras kat vardır ki; dünya ehli gökteki yıldızlara nasıl bakarsa, cennet
ehli de oraya öyle bakar. Buraya çıkacak olanlar ancak şunlardır: peygamberler,
veliler, şehitler, fakir mü’minler…
fakirler zenginlerden
yarım gün önce cennete gireceklerdir. Bu miktar dünya hesabına göre beşyüz
senelik süredir.orada istedikleri gibi yaşar giderler. Davud as ‘ın oğlu
Süleyman as diğer peygamberlerden kırk sene sonra cennete girecektir. Bunun
sebebi de elinde bulunan mal mülktür ki, onları yüce Allah kendisine dünyada
vermişti.
Bir fakir Müslüman
“sübhanellahi vel-hamdü lillahi ve la ilahe illallahü vallahü ekber” (Allah
noksan sıfatlardan münezzehtir. Allah’a hamd olsun. Allah’tan başka ilah
yoktur. Allah en büyüktür) cümlesini ihlasla okuduğu zaman, zenginde aynısını
ihlasla okusa: bundan ötürü zenginin alacağı sevap fakirin alacağı sevaba
yetişemez. İsterse üste on bin dirhem gümüş sadakası dağıtsın. Bu durum diğer
iyi amellerde dahi böyledir. (dürretül vaizin 1/581-582-583)
Zennnuni Mısri ra
buyuruyor ki; “küfre en yakın kimse sabırsız fakirdir.” (kalplerin keşfi 248)
7) yedinci inişimde
zenginlerden sehaveti (cömertlik) kaldıracağım.
Zenginlik, dünya
hayatında sahip olunabilecek en zor haldir. Çünkü zengin bir kimsenin kendi
imanını ve kendi nefsini kurtarabilmesi ancak o mal üzerinde cömertlik yapmak
ile mümkün olacaktır.
Peygamber efendimiz
buyuruyor ki; “ aman, cimrilikten sakınınız. Çünkü cimrilik bir toplumu hem
zekat vermekten kaçınmaya, hem akrabalık bağlarını çiğnemeye ve hem de
birbirlerinin kanını dökmeye sürükler.” (kalplerin keşfi 163)
İmam-ı azam hz ise şöyle
buyurmuştur:
“ben cimrinin adil
olabileceğine ihtimal veremem. Çünkü cimrilik, sahibini aldanmayayım diye
mızmızlanarak saymaya ve sonunda hakkından fazlasını almaya sürükler. Böyle bir
insan güvenilmeye de layık değildir.”
Bir gün Yahya as iblis
ile karşılaşır, ona; “ ya iblis söyle bana dünyada en sevdiğin ve en kızdığın
insan hangisidir?” diye sorar. İblis ona; “en sevdiğim insan, mü’minin cimrisi,
en nefret ettiğim insan da fasık cömerttir.” Diye cevap verir. Hz Yahya as ona
“neden?” diye sorunca şu cevabı verir; “ çünkü cimrinin cimriliği ban yeter,
fakat fasık cömerde gelince, Allah’ın onun cömertliğini göz önünde bulundurarak
onu affedeceğinden korkarım. Eğer sen Yahya as olmasaydın sana bu sırrı
açmazdım.” Diyerek yürüyüp gider. ( kalplerin keşfi 165)
İşte bu hallerden
korunmak için zengin olan kimsenin, ihsanda bulunan Rabbine şükür niyeti ile
cömert davranması gerekmektedir.
8) sekizinci de, âlimlerden
ameli kaldıracağım.
Alim ilim sahibi kimseye denilir. Az olsun, çok olsun mü’min için öğrendiği ilim ile amel etmesi ve o ilmi öğretmesi gerekmektedir.
Alim ilim sahibi kimseye denilir. Az olsun, çok olsun mü’min için öğrendiği ilim ile amel etmesi ve o ilmi öğretmesi gerekmektedir.
Ebu Derda ra buyuruyor ki;
“insan öğrenci olmadıkça
alim olamaz. Bildiği ile amel etmedikçe (amil olmadıkça) hakiki alim olamaz.”
Yine Ebu Derda ra
“bilmeyene bir defa yazık olsun. Bilip de gereğini yerine getirmeyene yedi defa
yazıklar olsun.” Buyurmuştur. (tenbihül gafilin 555)
9) dokuzuncu da, Kur’an’ı
kaldıracağım.
Hazreti Ali'den rivayet edilen bir hadisi
şerifte peygamber efendimiz buyurdular ki;
“Kur'an on husus üzere
nazil olmuştur. Şöyle ki; beşir (müjdeleyici), nezir ( Birini
doğru yola (Sıratı Müstakim'e) yöneltmek için Allah'ın azabıyla gözdağı vererek
korkutucu), nasih (nasihatçi), mensuh (kendinden öncekilerin hükümlerini kaldırmış), muhkem (manası kolay anlaşılan), müteşabih (manası izah ile anlaşılan), mev’ıza (öğüt veren), mesel (örnek veren), helal, haram. Her kim onun beşiri ile
müjdelenir, neziri ile korkar, nasihi ile amel eder, mensuhuna inanır,
muhkemiyle iktifa eder, müteşahibinin ilmini alimine havale ederse işte onlar
gerçekten mü’minlerdir. Onların peygamberler, Sıddıklar, şehidler, Salihlerle
beraber yüksek dereceleri olur. Bunlar ne iyi arkadaştırlar. Böyle yapan kimse
benim varisimdir ve benden önceki peygamberlerin varisidir. O devamlı olarak
Allah’ın garantisi ve himayesi altındadır. Ölünce de rahmet onu kaplar, sekine
onun üzerine iner ve benim zümrem içinde ve sancağım altında hasrolunur.” (mev’ıze-i
hasene 550)
Devrimize nazar
ettiğimizde Kur'an'ın kendisi üzerine indirildiği bu on hususun teker teker
ortadan kalkmakta olduğunu görüyoruz. Zira insanlar Kur’an-ı azimüşşanın sadece
lafzını okuyarak muktezasıyla amel etmekten kaçınır hale gelmişlerdir.
10) onuncuda, imanı alıp
gideceğim.
Peygamber efendimiz
buyuruyor ki;
“şu dört sıfat kimde
varsa, o kimse her ne kadar namaz kılıp, oruç tutarak kendisini mü’min sansa da
katıksız münafıktır;
Yalan konuşuyorsa,
Verdiği sözü tutmuyorsa,
Emanete hıyanet ediyorsa,
Anlaşamadığı kimselere
karşı hileyle davranıyorsa…”
Cenab-ı Hak cümlemize bu
on kıymetli hazine kaldırılmadan kıymetini anlayabilmeyi, kaldırılmasına sebep
olanlardan değil, muhafaza edebilenlerden olabilmeyi nasip etsin.
1 yorum:
Cok güzel makaleler var, nerden baslayabilecegimi bilemiyorum. Allah razi olsun
Yorum Gönder