00:26 -
İbadetler,kimlere zekat vermeli,ramazan ve zekat,zekat,zekat vermek,zekatın hususiyetleri,zekatın özellikleri
No comments
Zekât ve Hususiyetleri
ZEKAT
Zekat lügat deyiminde temizlik, bereket, çoğalma, güzel övgü
manalarını taşır. Dinde ise; “bir malın belli bir miktarını, belli bir zaman
sonra hak sahibi olan bir kısım Müslümanlara Allah rızası için tamamen temlik
etmektir, mülküne geçirmektir. (büyük İslam ilmihali 294)
Her ne kadar ramazanı şerif geldiğinde hatırımıza geliyor
olsa da, kişinin bir seneyi tamamlamış ihtiyacından fazla değer sahibi her
türlü malına, malın cinsine göre (altında 40 da1, devede 5 devede 1 koyun gibi)
zekat vermesi caiz olan kimselere, gösteriş, riya yahut dünyevi menfaatler için
değil Allah rızası için, borç yada emaneten değil tamamıyla hibe ederek zekat
vermesi, Müslüman, hür, baliğ, akıllı her erkek ve kadın üzerine farz olan bir
ibadettir.
ramazanı şerif geldiğinde çok zikredilip hatırlanmasının sebebi; ramazanı şerif ayında iftar ve sahurlarda fakir ve gücü yetemeyen kimselerinde rahat yemek yiyip bu ay içerisinde ihtiyaçlarını rahat karşılayabilmeleri için ve birde ramazan-ı şerif ayının sonunda ramazan bayramı geldiği zaman her türlü bayram hazırlığını, yemesini içmesini giyinmesini sevinç içerisinde yapabilsin, akanları yahut diğer Müslümanlar sevinçle bayrama hazırlanırken Allah'ın kullarına ikramı olan bayram gününde mahzun olmasınlar diyedir.
Kişinin ihtiyacından fazla olan her türlü değer sahibi
eşyası zekat verilirken hesap edilir. Ancak altın ve gümüşten başka süs için
olan inci elmas gibi taşlarda zekat hesap edilmez. Çünkü bunlar altın ve gümüş
gibi değerlenmez. (ihyau ulumiddin 1/583)
Zekat verirken yerine getirilmesi gereken bazı şartlar
vardır;
Bunlardan en önemlisi niyet etmektir ki; bir kimse niyet
etmediği halde malının tamamını infak etse, zekat borcu üzerinden sakıt olmaz
ve zekatını ödemiş sayılmaz. Onun için zekat vermeye niyet etmesi lazımdır.
Ancak bu niyetten zekat kendisine verilen kişinin yada yerin yada vakfın
haberinin olması lazım değildir.
Bir diğeri senesi tamamlandığında yani üzerinden bir sene
geçtiği vakit hiç beklemeden zekatını vermektir. (ihyau ulumiddin 1/587)
Kişinin zekat olarak dağıtacağı malı seçerken, malının en
kıymetli, en iyi, en güzel, en helal, en temiz ve en sevimli olan malını infak
etmesi lazımdır. Zira Allah Teâlâ temizdir ve ancak temizi kabul eder.
يَا
أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا
أَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ ۖ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبِيثَ مِنْهُ
تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِآخِذِيهِ إِلَّا أَنْ تُغْمِضُوا فِيهِ ۚ وَاعْلَمُوا
أَنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek
sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin göz
yummadan alıcısı olamıyacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki, Allah
sadakalarınıza muhtaç değildir ve hamde layık olandır. (bakara 267)
Yani size verilse surat ekşitmeden ve kızarmadan
almayacağınız şeyleri Allah için infaka kalkışmayın demektir. (ihyau ulumiddin
1/603-604)
Yine zekat ve sadakayı verdiği kimselerde hangi sınıfa
dahil olursa olsun, hususi bazı özellikler aramalıdır.
Sadaka ve zekatı nemalandıran yani sadaka ve zekatı
iyilikte kullanan kimseleri seçmelidir. Bu kimseler 6 sınıftır ki;
1-
Dünyadan yüz
çevirip yalnız ahiret için çalışan müttaki (takva sahibi) fakirler,
2-
İlim sahibi olan
fakirler,
3-
Takvasında ve
tevhidinde sadık olanlar,
4-
Halinden şikâyetçi
olmayanlar, (yani vaziyetinden şikayet etmeyip, haline razı ve ihtiyacını
gizleyen veya mürüvvet sahibi kimseleri seçmektir.)
5-
Ailesi kalabalık
olan ve ayrıca hastalık veya herhangi bir sebeple harice (dışarıya) çıkıp
kazanamayan fakirler,
6-
Akraba ve
mahremlerden seçmektir. (ihyau ulumiddin 1/604-610)
Ebu Hureyre’den yapılan bir rivayette peygamber
efendimiz;
“Allah bir kimseye mal verdiği zaman, o kimse malının
zekatını ödemez ise; kıyamet günü o mallar cehennem ateşinde ısıtılmış ateş
tabakalar haline getirilir.
Bundan sonra o mallarla, o kimsenin alnı, yanı, sırtı,
o ateşten tabakalarla dağlanır.
O ateşte ısıtılan tabakalar, soğudukça yeniden
ısıtılır, ateş haline getirilir.
Dünya gününün 1000 senesi kadar olan ahiretin her
gününde onların azabı böylece sürüp gider. Taa yüce Allah kulları arasında hükmünü
bildirinceye kadar.. o zaman, o kimse yolunu görür: ya cennete gider; ya
cehenneme…” Buyuruyor. (ahiretin bir gününün dünyanın 1000 senesi olduğuna
delil hac suresi 47. Ayet) (dürretül vaizin 1/397)
Yani bu azap cehennem azabı değil, henüz cehenneme
gitmeden göreceği azap… Cenab-ı Hakk cümlemizi muhafaza buyursun…
0 yorum:
Yorum Gönder