Sayfalar

11 Ocak 2010 Pazartesi

Ramazan-ı Şerif’in fazileti


شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ

“ Ramazan ayı öle bir aydır ki, Kur’an onda bulunan Kadir Gecesinde Levh-i mahfuzdan dünya semasına indirilmiştir. O Kur’an insanlara sebebi hidayettir doğru yolu ve hak ile batılı ayırt eden hükümlerin nice acık delilidir.” (bakara 185)

Maddi ve manevi hayatımızın yeniden düzenlenmesinde büyük vesile teşkil eden ramazan-ı şerif ayı hayatımızın önemli safhalarını oluşturmaktadır. Receb-i şerif, şâban-ı şerif, miraç kandili ve beraat kandili ile adım adım ramazan-ı şerif ayına yaklaştık. Sanki bu gecen ve her biri diğerinden önemli gün ve geceler, kendilerinden sonra gelecek ramazan-ı şerif ve kadir gecesinin birer müjdecisi gibiydiler. Bizleri evvelinde rahmet, ortasında mağfiret ve sonunda cehennemden âzad olan ramazan-ı şerife hazırladılar. Bu mübarek gufran ayını gafletle geçirmememiz için bizi ikaz ettiler, uyardılar.

Peygamber Efendimiz ramazan-ı şerif ayı hakkında söyle buyuruyor:

“ümmetim ramazan-ı şerifteki esrarı ilahi ve fazileti bilmiş olsalardı senenin tamamının ramazan-ı şerif olmasını arzu ederlerdi. Çünki o mübarek ayda bütün hasenat toplanmış, itaat ve ibadetler makbul, dualar müstecap (kabul/icabet edilmiş, reddedilmez), günahlar ise affedilmiştir. Ve cennet bu ayı ihya eden mü’minlere âşıktır.

Ramazan-ı şerifin esrarı bereketi daha bu ay dâhil olmadan evvel başlamaktadır, zira Rasulullah efendimiz;

“kim ki ramazan-ı şerif ayının girmesi ile sevinirse Hz. Allah o kimsenin cesedini cehennem ateşine haram kılar”

Bu ayda verilen nimetleri anlatmaktan lisanımız acizdir. Bir ramazan-ı şerif ayı boyunca gelip gitsek bu ayda ki nimetleri anlatamayız. Fakat sizlere bir nebzesini anlatalım ki bu ayda yapılan ibadetlerin hakikatine erip Mevla’nın mükâfatlarına nail olalım.

Evvela ramazanın anlamını öğrenelim. Ramazanın lügat manası: yakmak demektir. Mü’minlerin günahını yaktığı için yani af olunduğu için Ramazan denmiştir.

İmam-ı Rabbani haz. Mektubat-ı şerifte mübarek ramazan-ı şerif ile ilgili olarak bu ayda bulunan füyuzata ve esrar-ı ilahiden gafil olunmamasına dikkat çekerek söyle buyurmuşlardır:

“sene içinde herhangi bir kimseye ne cihetten olursa olsun ulasan hayır ve berekat’ın tamamı, Ramazan-ı Şerifin sonsuz hadsiz ve hudutsuz olan rahmet denizinden bir damladır. Binaenaleyh bu mübarek ayı maddi ve manevi bakımdan derli toplu geçirmek, senenin tamamında derli toplu olmaya vesiledir. Dağınık ve manevi yönden gaflet içinde geçirmek ise senenin tamamında dağınıklığa sebeptir. Ramazan-ı şerifte manen dağınık olan kişilerin sene içerisinde toparlanması çok zordur. Bu mübarek ay kendisinden razı olarak geçiren kimseye müjdeler olsun. Bu ay kendisine gazap edip hayır ve berekatından mahrum olan kimseye ise yazıklar olsun.”

Yine baksa bir mektubunda “diğer aylardaki hayır ve berekat bu aydaki hayır ve berekattan bir katredir (damladır). Denizden istifade edemeyen damladan istifade edemez.” Buyurmaktadır.

Ebu Hureyre (r.a.)’dan dan rivayet edilen bir hadisi şerifte: ramazan-ı şerifin ilk gecesinde Allahü Teâlâ kullarına rahmet ile nazar eder ve onlara ramazan-ı şerifte azab etmez. Ramazan-ı şerifin her günü için binlerce insanı Allah-u Teâlâ affeder. Kadir gecesi ise o geceye kadar affettiklerinin adedince daha affeder. Yirmi dokuzuncu gecesinde ise o kadar daha affeder.” Buyurmaktadır.

Efendimiz(sav)’den yapılan müjdeler bu kadarla da kalmamaktadır. Bir başka hadis-i şerifte söyle buyurmaktadırlar:

“sizden biriniz ramazan-ı şerifte sahur yemeğini hazırlamak için veya teheccüd için uyanıp yatağında bir tarafından diğer tarafına hareket etse, Allah ona bir melek gönderir. Ve melek “Allah’ın rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun ey Allah’ın kulu kalk!” der. Namaz kılmak niyeti ile kalktığı zaman yatağı onun için dua ederek “Allah’ım bu Müslüman’a yüksek ve güzel cennet yataklarından ver.” Der. Elbisesini giydiği zaman elbisesi ona “ya rabbi bu kuluna cennet elbiselerinden giydir” diyerek dua eder. Nalinlerini giydiği zaman nalinleri onun için “ya rabbi sırat üzerinde bu kulunun ayaklarını sabit kılıp kaydırma” diye ve ibriğe yöneldiği zaman ibrik ona “ya rabbi bu kuluna cennet ibriklerinden ve kâselerinden ikram et” diye, abdest aldığı zaman abdestte kullandığı su “ya rabbi onu hata ve günahlardan temizle” diye, namaza durduğunda içinde bulunduğu ev “ ya rabbi bu kulunun kabrini geniş ve nurlu kıl ve rahmetini ziyade et” diye dua ederler. Cenabı Hakk o kuluna rahmeti ile nazar eder. Namazını bitirip dua etmeye başladığı zaman Cenab-ı Hakk “ey kulum dua etmek senden icabet ise benden, istemek senden vermek ise benden, istiğfar senden gufran ise bendendir” diye mukabele eder”

Ramazan-ı şerif ayı kendisine hürmet eden, ibadet ve itaatle meşgul olarak kendisini ihya eden kişiler için şefaatçi olacaktır. Haberde buyruldu ki;

“kıyamet gün ramazan-ı şerif en güzel surette gelip Allah’ın huzurunda secdeye kapanır. Bu esnada Allahü Teâlâ ramazan-ı şerife şöyle buyurur:

- Ey ramazan! Basını kaldır ve söyle ne istiyorsun?

- Ya rabbi! Benim hakkımı gözeten ve bana hürmet edenleri istiyorum

- Peki, git senin hakkını veren kimseleri bulup getir.

Bunun üzerine ramazan-ı şerif ayı onun hakkını verenleri alarak getirir ve Allah’ın huzurunda dururlar. Bu sefer Allahü Teâlâ söyle buyurur

- Ey ramazan! Ne istiyorsun söyle bakalım!

Bunu üzerine ramazanı şerif şöyle söyler

- İkramını istiyorum ya rabbi!

Bunu üzerine Allahü Teâlâ onlara ikramlarda bulunur. Sonra Allah’ın izniyle onların her biri günahkârlardan 70 bin kişiye şefaat ederler.

Sonra yine Allahü Teâlâ:

- Ey ramazan ne istiyorsun?

Ramazan-ı şerif der ki:

- Ya rabbi! Bunların her birine binlerce huri vermeni, her bir hurinin yanında binlerce hizmetçi bulunmasını istiyorum.

Bunun üzerine Allahü Teâlâ:

- Kabul ettim, der

Allahü Teâlâ yine söyle buyurur:

- Ey ramazan ne istiyorsun?

Ramazan-ı şerif söyle der:

- Allah’ım! Bunları peygamberlerine komşu yapıver.

Allahü Teâlâ da:

- Kabul ettim, buyurur

Yine Allahü Teala şöyle buyurur:

- Ey ramazan ayı daha ne istiyorsun?

Ramazan-ı şerif ayı der ki:

- Ya rabbi! Sen benim ihtiyaçlarımı giderdin. Fakat onların, ramazan-ı şerif ayında tuttukları oruçların ve kıldıkları namazların sevapları nerede?

Bunun üzerine Allahü Teala onların her birine, cennette kırmızı yakuttan ve yeşil zümrütten yüz bin tane şehir armağan eder, her bir şehirde bin kere bin yani milyon köşk vardır.”

Bu hadisi şerifte verilen haberler su ayeti kerime ile de te’yid edilmektedir;

“hiç şüphesiz, sabredenlere ecirleri hesapsız olarak verilecektir.” (zümer 10)

Yani rabbinin taatına sabredenlere mükâfatları hesapsız olarak verilecektir. Onların sevaplarının haddi hesabı yoktur sayısı belli değildir, ardı arkası kesilmez.

Muhterem kardeşlerim:

Ramazan-ı şerif hakkında bildirilen o kadar çok hadis-i şerif ve müjdeler var ki burada bunlardan bazılarını zikredebildik. Hatta bu haberler arasında secim yapmakta zorlandık. Faziletini dillerle ifade etmek mümkün olmayan, sevabı ve mükafatı hesapsız olan bu mübarek ay, bütün hayırları içinde topladığından, kur-an’ı kerim de her şeyi içinde ihtiva ettiğinden, aynı zamanda bu mübarek ayda inzal buyruldugundan kur-an’ı kerim ile bu mübarek ay arasında imam-ı Rabbani hazretlerinin ifadesi ile tam bir münasebet vardır. Binaenaleyh bu mübarek ayda bol bol hatim-i kur’an okumak ve mukabele etmek sünneti müekkede’dir.

Ramazan-ı şerifin ilk günü akşam ile yatsı arasında “ya rabbi! Ramazan-ı şerif ile müşerref kıldığın için teşekküren” diye niyet edip iki rekat sevinç namazı kılınır.

Birinci rekâtta: bir Fatiha, bir inna Âtayna

İkinci rekâtta: bir Fatiha, bir ihlâsı serif okunur.

Namazdan sonra: 70 salâvat-ı şerife, 70 istiğfar-ı şerife okunur ve bu ayda nice hayırlara muvaffak olabilmek için dua edilir.

Ramazan-ı şerif ayında yatsı namazından sonra kılınan teravih namazı erkek ve kadınlar için sünneti müekkede olup cemaatle kılınması ise sünneti kifayedir.

Peygamber efendimiz bir hadisi şerifte:

“şüphesiz Allah size ramazan-ı şerif ayının gündüzlerinde oruç tutmayı farz, gecelerini de namaz kılmakla geçirmeyi sünnet kılmıştır.”buyurmaktadır.

Bu aya ait vecibelerden biride sadaka-i fıtır, fitre vermektir. Vacip olup, bayram namazından önce vermek gerekir. Zira namazda sehiv secdesi ne ise; oruç içinde sadaka-i fıtır odur.

Ramazan-ı şerifin bütün gün ve geceleri çok kıymetli olduğu gibi, bayram gecesi ve sabahı da cenabı hakkın af ve mağfiretinin zirvede olduğu zaman olup boş geçirmemek lazımdır.



Bookmark and Share

0 yorum:

Yorum Gönder