Sayfalar

6 Ocak 2010 Çarşamba

Dikkat Edilmesi Gereken 5 Husus

Hz. Allah bazı peygamberlere kitap, bazılarına suhuf bazılarına da vahiy ile emirlerini teblig ediyor. İşte kendisine vahiy inen peygamberlerden birisi ruyasında su sekilde emrolunuyor:
Ruyasında bir melek gelerek, "5 sey ile emrolundun" diyor.
"Bu gün ilk karsına cıkan seyi ekledeceksin (yiyeceksin)
İkincisini ketmedeksin (gizleyeceksin)
üçüncüsünü kabul edeceksin
dördüncüsünü me'yus etmyeceksin
besincisinden kacabildigin kadar kacacaksın"
Nebi kalkınca namazını kılıp yola cıkıyor. Ve ilk karsısına cıkan bir dag oluyor. Hz. Allah onu yemek ile emretmişti. Daga tırmanmaya baslıyor. Çıktıkca Hz. Allah dagı kücültüyor, kücültüyor ve fındık tanesi kadar kalıyor. Nebi onu yiyor, yoluna devam ediyor
2. olarak altın tas cıkıyor. Bunuda ketmedecekti. bir kuyu, cukur kazıyor. Ve tası gömerek saklıyor. Devam ediyor. Geriye dönüp baktıgında tası ortada görüyor. Tekrar geri dönüp tası gömüyor. Ücüncü defa tekrarlıyor yani tas ortaya cıkıyor o da geri dönüp gömüyor. tekrar cıkıyor. En sonunda bunda bir hikmet vardır deyip yoluna devam ediyor.
3. olarak bir kus cıkıyor ve 'ne olur beni saklayaın ya nebiyyallah! beni avlayacaklar..' diyor. bunu kabul edip kolunun altına saklıyor.
derken arkasından bir kartal geliyor ve " Yan nebiyyallah! o benim rızkımdır. 2 günde beri onun pesindeyim"
diyor Bunu me'yus etmeyecekti. yani üzmeyecekti. Kusu verse 3.sünü kabul edecekti. vermese bunu me'yus edecek... İtaat için elini uzatıp kendi etlerinden bir parca koparıyor ve kusa veriyor. yoluna deva ediyor..
5. olarak bir lâşe görüyor ve ondan da kacabildigi kadar kacıyor.

Sonra evine dönüyor. Abdest alıyor.2 rekat namaz kılıp yatıyor. Rüyasında aynı melek gelip “Ya NebiAllah! İmtihanı kazandınız” diyor. “İlk karşınıza çıkan o koskoca dağ öfkeydi. Öfke bir kimseye geldimi dağ gibi gelir. Eğer onu yutarsan baldan tatlı olur.” Diyor.

Peygamber Efendimiz bir defasında kimin daha kuvvetli olduğunu ortaya çıkarmak için aralarında taş kaldırma müsabakası düzenleyen bir kavimle karşılaşınca kendilerine “siz kuvvetli olmayı daha ağır taşı kaldırmak mı sanıyorsunuz? Sizden daha kuvvetli bir kimse söyleyeyim mi?”buyuruyor. oradakiler “buyur Ya Rasul Allah!” deyince Peygamber efendimiz “öfke ile dopdolu olduğu halde sabredip kendisine hakim olan kimse” buyurdu.

Hadisi şerif: kim gücü yettiği halde öfkesinin keyfini yerine getirmezse kıyamet gününde Allah onun kalbini hoşnutlukla doldurur.

Vehb bin münebbih’in anlattığına göre israiloğulları zamanında bir abid vardı. Şeytan kendisini ayartmak istedi. Fakat muvaffak olamadı. Bir gün abid ihtiyacını gidermek için dışarı çıkınca da fırsat kullanmak amacıyla şeytan ona yoldaş oldu. Ona şehvet ve öfke silahı ile yaklaştı. Fakat hiçbir sonuç alamadı.arkasından ona korku silahı ile yaklaşmayı deneyerek dağdan üzerine taş yuvarladı. Fakat taş kendisine yaklaşır yaklaşmaz Allah’ı zikir edince ondan uzaklaşıverdi.daha sonra aslan ve kaplan kılıklarına girerek ağabeydi korkutmak istedi.abid Allah’ı zikir ederek ona hiç aldırış etmedi. Arkasından yılan kılığına girerek namazda ayaklarına vücuduna yapıştı. Başına kadar vardı. Bu arada secde etmek isteyince alnına dolandı. Secde etmek için başını yere koyunca başını ısırmak ağzını açtı. Fakat abid yılanı eli ile iterek secde etti. Namazdan sonra şeytan abide gelerek “sana şöyle şöyle yaptım fakat sonuç alamadım. Seninle arkadaş olmaya karar verdim.bundan sonra seni ayartmayacağım” diyor. Abid “bana senin arkadaşlığın lazım değil” diyor.”zaten beni korkutmaya çalıştığın gün elhamdülillah kanmamıştım.”şeytan ona; peki sen evden ayrıldıktan sonra tayfanın ne olduğunu bana sormayacak mısın diye sordu. Abid hayır!çünkü ben onlardan önce ölmüşüm diye cevap verdi. O zaman şeytan peki insanoğlunu nerede ayarttığımı bana sormayacak mısın diye sordu. Evet söyle deyince ben insanları 3 şey yolu ile ayartırım:

1-cimrilik

2-öfke

3-sarhoşluk

İnsan eğer cimri ise malını gözünde az göstererek üzerine düşen üzerine düşen mali görevleri yerine getirmesini engelleriz. Başkalarının malına gözü takılır. Eğer sinirli ise çocukların ayaklarında dolaştırdığı bir top gibi aramızda döndürür dururuz. Duası ile ölüleri diriltse bile ondan hiç ümit kesmeyiz. Çünkü bir yandan yapar. Bir yandanda yaptığını bir söz yıkar. Buna karşılık eğer insan sarhoş ise onu koyun güder gibi gönüllü olarak isteğimiz gibi her kötülüğe süreriz. Görüldüğü gibi şeytan öfkeli kişiyi top gibi elinde oyuncak yaptığını bildirmiş. Öfkeli insan şeytana esir olup iyi amellerini silmemek istiyorsa kendine hakim olmalı.

Ebu hureyreden mervidir ki; bir defasında adamın biri P.E’in bulunduğu yerde ebu bekire küfür etmişti. Ne ebu Bekir ne de P.E. adama ağzını açıp bişey söylemediler.fakat adamın sözü bitince Ebu Bekir (r.a.) adama bir şeyler söylemeye başladı bunun üserine P.E. yerlerinden kalkarak oradan ayrıldı. Ebu Bekir efendimiz peygamber efendimizin peşinden koşarak “ya Rasulallah! Adam bana küfretti. Ben sustum. Fakat ben bir şeyler söyleyince yerinizden kalktınız acaba neden?” dedi. P.E. bu soruya karşılık şöyle dedi. “sen suskun dururken adama senin yerine melekler cevap veriyordu. Fakat sen konuşmaya başlayınca melek yerine şeytan durdu. Böyle olunca şeytanın olduğu yerde oturmak istemedim.

Şu 3 şeyin 3’ü de gerçek ve Hakk’dır:

1- herhangi bir kimse sırf Allah rızası için kendisine yapılan bir haksızlığı affederse onun şerefini artırır.

2- Herhangi bir kimse daha çok mal biriktirmek amacı ile dilencilik yapmaya kalkışırsa Allah onun malını eksiltir.

3- Herhangi bir kimse Allah rızasını kazanmak için sadaka verirse Allah onun malını çoğaltır. Hz. Allah cümlemize öfkesini yenen Salih kullarından olmayı nasib eylesin.

Melek;“2.gördüğün taş Salih amellerdir” diyor. “Bir kimse Salih amelleri ne kadar gizlerse de ahirette karşısına çıkar.”

Hadis-i şerifte “kıyamet gününde hz. Allah’ın huzuruna öyle bir kul getir ki adamın sıra dağlar gibi amelleri vardır. Fakat burada “falancada hakkı olan varsa gelsin” diye bir ses duyulur. Bunun üzerine birçokları gelip adamın iyi amellerinden haklarını alıp götürürler. Sonunda iyi amelleri tükenip adam ortada şaşkın kalınca Hz. Allah “benim katımda sana ait öyle bir hazine var ki ondan ne meleklerimin nede kullarımın haberi vardır” buyurur. Adam “ya rabbi! Nedir o hazine?” diye sorunca Hz. Allah ona “bu hazine senin niyet edipte yapamadığın iyiliklerdir. Onların her biri için defterine 70 kat sevap yazmıştım” buyurur.

Zamanın birinde bir mahallede cami yaptırılacakmış. Mahalleden para topluyorlar. Bir zenginin kapısına para istemeye geliyorlar. Bahçe kapısını çalıyorlar. Adam kapıya gelinceye kadar bir şeyler mırıldanıyor. Soruyorlar “bizim kız çok israfçı bir lokmada bir zeytin yiyor” diyor. Adamlar “Allah Allah biz para istemeye geldik. Bu neden bahsediyor.”diyorlar. Adam çıkarıp pek çok para veriyor. Para istemeye gelenler “bu para çok caminin inşaatına bile yeter. Biz mahalleden toplamıştık” deyince Adam “olsun benim verdiğim parayı caminin inşasında kullanın, mahalleden topladığınız para ile de şadırvan yaptırın. Ama bir şartla camiye benim ismimi verin!” diyor. Bu adam ölüyor. Rüyasında yüksek makamlarda gören yakın dostları “sen bu makamı yaptırdığın camiden aldın değil mi?” diyorlar. Zengin adam “hayır! Ben ondan hiçbir mükâfat almadım. Çünkü melaike-i kiram dedi ki “sen o camiyi yaptırmak için para verdiğinde benim ismimi koyun dedin. Senin niyetin insanlar sevsinler ne güzel cami yaptırmış desinler diye yaptırdın ve seni dünyada sevdiler. Mükâfatın dünyada kaldı. Fakat ben bu makama bir gün panayırda bir yetim çocuk ağlıyordu. “niçin ağlıyorsun?” diye sorduğumda “bir tane incir alacak param yok” dediğinde ona iki altın verdim. Biri ile tezgâh biri ile incir al sat ama sonra incirleri iade edeceksin dedim. Çocuk işi ilerletti. Sonra iki altını getirdi. Ben çocuğa “evladım ben senin gayretini ziyadeleştirmek için demiştim. Yoksa gerçekten almak için değil! Al bu iki altın senin olsun” dedim. ben bu yaptığımı kimseye izah etmedim. Sadece rıza-i ilahi için yaptığımdan bu makamı kazandım.” Diyor.

Melek; “gördüğün 3 kuş sana emanetti” diyor. P.E. bir hadis-i şerifte “münafıklığın alameti 3dür. Konuştuğu zaman yalan söyler. Vaat ettiği zaman vaadinden döner. Emanet edildiğinde hıyanet eder.”

İbn-i mübarek Hz. emaneten aldığı hayvana binerek Şam’a müteveccihen yola çıkmıştı. Yol kenarında bekleyen yakınlarından biri kendisine bir mektup uzattı. Şam’daki akrabasına götürmesini istedi. Dünya hayatından ahrette sual sorulacağına bütün ruhu ve canı ile inanmış olan bu dindar zat uzatılan emaneti bile almadı. Ve üzerinde taşıyamayacağını ifade ederek, sebebini soranlara şu şekilde izahta bulundu. “ben şu hayvanı emanet alırken sahibine yalnız kendi ağırlığımı taşıyacağını başkasına ait herhangi bir şey yüklemeyeceğimi söyledim. Binaenaleyh sahibinin haberi olmadan hayvanın üzerinde hiç bir şey taşıyamam. Cenab-ı Hakk’ın beni emanete hıyanet suçundan cezalandıracağından korkarım” diyor. Hz. Allah bize de onlardaki takva derecesini nasip etsin. Onların idrakini nasip etsin. Âmin!

Melek; “gördüğün 4. Karşına çıkan senden isteyeni boş çevirmemektir.”

Fatıma Validemiz (r.a.) buna en güzel örnektir.

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hastalanmışlardı. Hz. Ali ve Hz. Fatıma Validemiz çocuklarının iyileşmesi halinde 3 gün oruç adadılar. Akşam tam iftar edecekleri vakitte bir fakir gelip “Allah için bana yiyecek verin açım” diyor. Onlar hazırladıkları yemeği hiç başlamadan fakire verdiler. Tabi bu durumda gece yiyecekleri hiç bir şey kalmamıştı. Sahura kalkmadan oruca devam ettiler. Akşama iftarlık bir şey hazırlanmış iftarı bekliyorlardı. Bu sefer bir yetim gelerek "şey'en lillah" dedi. Onlar yine ağızlarına almadan önündekilerinin tamamını yetime verip su ile iftar ettiler. İftarsız sahursuz oruca devam ediyorlardı. 3. Gün yine hazırladıkları bir sırada bu seferde bir esir geldi. O da aç olduğunu söyleyip onlardan yiyecek bir şeyler istedi. Hz. Ali ve Hz. Fatıma efendimiz yiyeceklerden bir lokma bile almadan tamamını verdiler. İftarlarını su ile açtılar. Ama oruçları da bitmişti artık. Onların bu yokluk halinde cömert olmaları, Cenab-ı hakkın çok hoşuna gitti. Haklarında ayet-i kerime inzal ederek onlardan razı olduğunu bildirdi.

Cömertliği ile meşhur Hatemi Tai’ye “senden daha cömert biri var mı?” diye sordular. O da “ evet” dedi. Başından geçen bir hadiseyi şöyle anlattı. “bir gün bir seferim zamanında bir gence müsafir olmuştum. Genç fakir olmasına rağmen bana bir koyun kesip hazırlattı. Koyun böbreği önüme geldiğinde “ben koyun böbreğini çok severim.” Dedim. Bir an ev sahibi ortalıktan kayboldu. Biraz sonra baktım ki varı yoğu olan 7 koyunu kesip böbreklerini hazırlamış önüme getirdi. Ben şaşkınlık içerisinde kalmıştım. Çünkü genç fakirdi. “niçin benim için 7 koyunu kestin? Ben sadece sevdiğimi söyledim” diyince. Bana “ Allah müsafiri gelmiş hiç nun sevdiğini ikram etmesem olur mu?” dedi. Gencin bu misafir perverliğine hayran kalmıştım. Gözlerim yaşardı.” Diye anlattı. “onun iyiliğine karşı sen ne yaptın?” dediklerinde “ derhal 300 deve 500 koyun gönderdim.” Diyor. “demek ki sen ondan daha cömertsin” dediler. Hatemi Tai “o benden daha cömert! Çünkü o bana nesi varsa ikram etti. Bende ona sadece malımın bir cüzünü gönderdim.” Diyor.

Melek “5. Gördüğün lase ise gıybettir.”diyor. Başkası hakkında hoşlanmayacağı bir şey konuşmak gıybettir. Bir kimsenin gıybet edeni susturması lazım onu yapamazsa orayı terk etmesi, oda olmazsa zikr ile meşgul olup onu dinlememesi lazımdır. Bir büyüğümüz cezasını şöyle anlatıyor. Gıybet eden kabre girdiği zaman yanına sual melekleri gelip "men rabbuke" dediği zaman o kimse duymayacak. 2.sinde yine duymayacak, 3.sünde duyacak fakat dili tutulmuş söyleyemeyecek. 1.de duymaması kulakları ile gıybeti dinlediği için, sonra söyleyememesi ise susturmayıp dili ile yardım edip konuştuğu için. Bu kabirde olan cezadır. Dünyada iken duyan kulak konuşan dil bir karış toprağın altında tutuluyor.”muhafazan Allah.

Peygamber efendimiz "gıybet zinadan daha şiddetlidir" Buyurunca sahabe-i kiram “nasıl ya Rasulallah!” demeleri üzerine peygamber efendimiz “bir racül zina eder sonra tevbe eder Hz. Allah af eder.ama bir racül gıybet eder sonra tevbe eder kul hakkı olduğu için kabul olunmaz. Gıybet eden kimse tevbe etse bile cennete en en son girer. Tevbe etmezse cehenneme ilk girer.” Hz. Allah cümlemizi bu 5 emre itaat edip nehiylerinden ictinap ettiği kullarından eylesin. Amin……


Bookmark and Share

2 yorum:

Allah sizden ebeden razi olsun....calismalarinizin devamini buyuk bir dua ile bekliyoruz....Allaha emanet olun.....

Slm aleyküm,cçalışmalarınizin devamını dilerim Allah razı olsun
Bu sohbette geçen hadisenin kaynağı nerede aceba? Yani hangi kitaptan?

Yorum Gönder